Muhalefet, estek köstek demeden demokratik ittifakın asgari müştereklerinde birleşip Türk usulü faşizmin karşısına, "Biz halkız, biz Türkiyeyiz" diye dikilebilirse, seçim ve oy pazarlıklarını aşan gerçek demokratik ittifakta buluşabilirse ülkemiz ağır ağır rayına girecek. Aksi halde, -ister tek adam, ister çift adam- uçuruma yuvarlanmaktan kurtulamayacağız
Kimler adına, ne
yapmak istediği belirsiz (ya da besbelli) Ümit Özdağ'ın İyi Parti konusundaki
iddiaları keşke doğru olsaydı! Keşke CHP, İyi Parti, HDP, Saadet Partisi bir
araya gelip, onlara DEVA Partisi, diğer muhalefet güçleri de katılıp "ortak
vatanda ortak yaşam anayasası"nı konuşmaya, tartışmaya başlasalardı!
Keşke yeni Türkiye'nin toplum sözleşmesini, yurttaşlık senedimizi birlikte
hazırlasalardı!
Keşke irili ufaklı
muhalefet Emine Hanım'ın çantasıyla, Damat'ın istifasıyla, öküzün altındaki
buzağı ile uğraşmak yerine Cumhur İttifakı denilen derin devlet destekli, mafya
çeteli, 19. yüzyıl özlemli, ayrımcı, savaşçı, faşizan yapıya karşı, toplumdaki
bütün fay hatlarını etkisizleştirecek yeni anayasa taslağının (isterseniz
Demokratik İttifak Senedi ya da Toplum Sözleşmesi de diyebilirsiniz)
çalışmalarına çoktan başlamış olsaydı.
İşte o zaman
Türkiye, içinde çırpındığı görünenden çok daha derin ekonomik - siyasal -
toplumsal bunalımdan çıkar; genç yaşlı, kadın erkek, Türk Kürt ve diğer
halklar, "Evet, yapabiliriz! Bu topraklar üzerinde hak, hukuk, adalet
içinde, eşit ve özgür yurttaşlar olarak aşımıza, işimize, huzurumuza
kavuşabiliriz" duygusunda birleşir, umudunu yeniden kazanır, "biz"
olabilirdi.
Özdağ'ın şahsı hiç
önemli değil. Benzerleri gibi o da bir yüzyıl geride kalmış şoven Türk
milliyetçiliğinin elindeki Kürt kartını oynayarak, bu ülkenin tek kurtuluşu
olan toplumsal mutabakatı ve sözde değil gerçek demokratik ittifakı engellemeye
çalışıyor. Oyun esas olarak HDP üzerinden İyi Parti'yi bölme, güçsüzleştirme,
mümkünse dağıtmayı böylece muhalefet cephesinin demokratik ittifak arayışını
engellemeyi, giderek onları seçim yenilgisine mahkûm etmeyi hedefliyor. Ne
yazık ki başta İyi Parti, muhalefet bu oyuna geliyor.
Vallahi de billahi
de HDP ile görüşmedik!
Özdağ kanal kanal
dolaşıp iddialarını tekrarlarken Meral Akşener başta, İyi Partililer büyük bir
telaş içinde "Vallahi de, billahi de iftira. HDP ile asla görüşmedik,
kimse ile anayasa çalışması yapmadık" diye yemin billah feryad
ediyorlar.
Bu kadar mı
aymazlık olur! Bu rejime son verebilecek tek çözümün, Türkiye'nin tek kurtuluş
umudunun bu aşamada toplumun bütün kesimlerinin (sağ - sol, Müslüman
muhafazakâr - laik, Türk - Kürt, vb.) hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük
ortak paydasında birleşmeleri olduğunu anlamaz, bilmezler mi! Bildikleri halde
yan çizenler sorumluluklarının farkında değiller mi!
Demokrasi için,
ülkenin kurtuluşu için, en önemlisi toplumsal dokunun çözülmesini, halkın
bölünmesini, birbirine düşmanlaşmasını engellemek için ideolojisine asla yakın
olmadığım İyi Parti ile, pazar ekonomisinin ve uluslararası sermayenin sözcüsü
DEVA ile, laiklik konusunda farklı düşündüğüm Saadet Partisi ile, muhalefeti
laf yetiştirme sayan, gücünü kullanamayan, içindeki "ulusalcı"
damarı yumuşatamayan, devlet partisi olmaktan kurtulamayan CHP ile, hepsiyle,
herkesle demokratik ittifakın sonuna kadar destekçisiyim.
Benim esâmim
okunmaz, şu yazılar dışında ne gücüm var ki! Ama hatırlayın; yıllardır
hapishanede siyasi rehin tutulmakta olan 6 milyondan fazla oyun sahibi
Selahattin Demirtaş bir süre önce Meral Akşener'e insani bir seslenişte
bulunmuştu. Amacı; ülkenin selameti için bütün ayrılıkları, önyargıları aşarak
asgari müşterekler üzerine inşa edilecek demokrasi cephesinde buluşmanın
önemini vurgulamaktı. O da benim gibi, insanın insana ulaşabileceğini, insanlar
birbirlerini tanıdıkça önyargılardan kurtulabileceklerini, ülkenin selameti,
halkın huzuru için ortak ilkelerde buluşulabileceğini umuyordu. Demirtaş, İyi
Parti Genel Başkanı'nın da, Türkiye'nin çökmesini, halkın birbirine
düşmanlaşmasını istemediğine inanıyordu. Aldığı cevap hiç de umut verici
değildi, Akşener, "Buyrun gelin konuşalım" yerine kan davasına
atıfta bulunuyordu.
Olsun! Ortak
tehdit ve tehlike karşısında kan davaları bile en azından bir süre askıya
alınır.
Tuzağa
düşüyorsunuz, uyanın.
Cumhur İttifakı ve
Özdağ gibi destekçilerinin kurdukları tuzağa düşmemek bir yana, iktidarı
darmaduman etmek de muhalefetin elinde. Bunun farkında değiller mi, partileri
ve oy hesapları dışında Türkiye'nin geleceğine dair bir vizyonları yok mu?
Tarihe, "O dönemde demokrasi ittifakını pekiştirip iktidara karşı
çıkamadıkları için yıllarca sürecek karanlık bir döneme girilmesine engel
olamayan dar görüşlü aymazlar" olarak geçmek umurlarında değil mi?
Özdağ'gillerin ve
arkasını yaslandıkları Türk usulü şoven milliyetçi faşizm heveslilerinin
planlarını çökertmek şu anda mümkün ve inanamayacağınız kadar kolay. O plan
çöktüğünde Cumhur İttifakı ve tek adam rejimi de çöker zaten. Özdağ'lar ve
şürekâsı "HDP, CHP, İyi Parti, Saadet Partisi oturmuş birlikte anayasa
hazırlıyorlar" diye partilerinizi suçlamaya, kitleler karşısında
itibarsızlaştırmaya mı yelteniyorlar, savunmaya çekilip "Vallahi
billahi yapmadık" demek yerine, "Böyle bir ortaklaşmaya
ve çalışmaya hemen başlıyoruz, çünkü biz ülkemizin ve halkımızın birliğinden,
bütünlüğünden, geleceğinden sorumluyuz" dediğiniz anda, görün siz
karşı cephedeki bozgunu.
Böyle bir
gelişmenin sadece lafı bile faşizan komplocuları şaşkına çevirir. Millet
ittifakının oluşmasını, demokratik ittifaka dönüşmesini engellemeye
çalışanların ellerindeki silahlar alınmış olur.
Bütün aklı başında
tarafsız kamuoyu yoklamalarının gösterdiği, hepimizin yakın ve uzak çevremizden
ve kendimizden bildiğimiz gibi bu ülkenin insanları ortaklaşmaya, barışmaya,
huzura muhtaç. Bölücülere, nifakçılara, ayrımcılara değil; Türkü Kürdü, laiki
Müslümanı, Sünnisi Alevisi, yerlisi göçmeni ile 80 milyona aş, iş, huzur, barış
vadedenlere muhtaç. Yani; oy hesapları yapıyorsanız da, milliyetçi oyları
kaybederiz diye korkuyorsanız da, ya da aman bize terörist demesinler korkusuyla
ürkek davranıyorsanız da, bilin ki çoğunluk umut ışığı yakanları destekleyecek.
Bekin Ağırdır'ın
Hikâyesini Arayan Gelecek kitabına göndermeyle, Türkiye'nin kitlelere umut
aşılayacak yeni hikâyesi, Özdağ'gillerin, Bahçeli'gillerin mezarlarından
çıkardıkları hayaletlerden korkmayanlarca yazılacak.
Muhalefet, estek
köstek demeden demokratik ittifakın asgari müştereklerinde birleşip Türk usulü
faşizmin karşısına, "Biz halkız, biz Türkiyeyiz" diye
dikilebilirse, seçim ve oy pazarlıklarını aşan gerçek demokratik ittifakta
buluşabilirse ülkemiz ağır ağır rayına girecek. Aksi halde, -ister tek adam,
ister çift adam- uçuruma yuvarlanmaktan kurtulamayacağız.
Son söz: Özdağ'ın
yarattığı fırsatı kullanın, savunma yerine saldırıya geçin, HDP dahil en geniş
demokrasi ittifakını açıklayın. Bakın görün, o zaman karşınızdakiler
hamlelerini nasıl şaşıracaklar, nasıl bozguna uğrayacak, adım adım nasıl
gerileyecekler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.