Dolar 8.50’ye çıktığında gündeme gelmişti reformlar. Panik vardı. Merkez Bankası Başkanı alelacele değiştirilmişti. “Damat Bey sancısı” bile göze alınmıştı. Ekonomide, Yargıda, Demokraside reformlar yapılacaktı. Hatta uzunca süredir sadece zılgıtlarla adından bahsedilen AB ile ilişki bile “Geleceğimiz Avrupa’da” noktasına gelmişti. “18 yıldan beri neredeydiniz?” sorularına muhatap olmak göze alınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan göze almıştı bu, kendi üslubuyla bağdaşmayan söylemi…
Niye?
Dolar 8.50’ye
dayanmıştı çünkü.
Damat bey bile
gözden çıkarılabiliyorsa demek ki “Ekonomide reform” meselesi oldukça
hayati idi. Ve demek ki Damat Bey bile gözden çıkarıldığına göre Erdoğan bu
işte ciddi idi.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a göre hala “Faiz sebep, enflasyon sonuç”tu ama yine de “Reform
aşkı”na daha önce Merkez Bankası Başkanlarını yiyen faizler hem de 475 baz
puan birden artırılmıştı. “Başkan”a göre gene de “Faiz sebep
enflasyon sonuç”tu ama işte kurumların bağımsızlığı adına Merkez Bankası’na
ve ilgili bakana inisiyatif tanınmıştı. Demek Merkez Bankası “Başkan”a
rağmen karar alabilecekti!
Adalet Bakanı AYM
kararlarının tanınmadığı bir ortamın kabul edilemeyeceğini, “pardon”
diyerek uzun tutukluluğun insanlara ödettiği bedelin hukuksuzluk olduğunu
belirtiyor hatta “Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun”
diyebiliyordu. Demek yargı reformunda “siyasi kıyamet” bile göze
alınmıştı.
Sonra?
Sonra Bülent Arınç
bir tv kanalında “Sayın Cumhurbaşkanı da, Adalet Bakanı da ben de
adaletten yanayız” sözleri sonrasında yargı reformunun Kavala ve
Demirtaş’ı da kapsayıp kapsamayacağına ilişkin bir soruyu “Tabii ki kapsar”
mahiyetinde cevaplayınca kıyamet koptu. Kıyametin ilki Arınç’ın başına koptu.
Meğer Arınç Cumhur İttifakı’na toslamışmış da haberi yokmuş. “Fitne ateşi”ni
yakmışmış da haberi yokmuş. Suç örgütü lideri Çakıcı’yı “Dava arkadaşı”
ilan eden Bahçeli topa tuttu Arınç’ı ve Arınç Yüksek İstişare Kurulu
üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldı.
Aslında Arınç bir
parantezdi reform sürecinde. İşte devreye girmiş ve çıkmıştı. Bu parantezin
tabii ki siyasi açıdan çok ciddi anlamları var. Ak Parti’yi konuş, Arınç’ın
oğlunu konuş, dava ya da siyasi ikbal uğruna kimin kime kıyabileceğini konuş,
MHP ile ilişkileri konuş, MHP’nin Ak Parti üzerinde oluşturduğu vesayeti konuş,
Cumhur İttifakının nasıl bir ucubeye dönüştüğünü konuş… Konuş konuş…
Bunları
konuşacağız elbet ama öncelikle Reformun nasıl bir patlayan balona dönüştüğünü
konuşmak gerekmiyor mu?
İşte yeniden
tırmanışa geçen “Dolar barometresi” her şeyi gösteriyor.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan da okusun, İttifak ortağı Bahçeli de…
Doların 8.50
olması, reform hamlesinin peşinden 7.50’leri gördükten sonra (şimdilerde 8
TL’ye tırmanması,) topluma ödetilen bir bedelse, işte birkaç çıkış, o bedeli
yeniden ödetmeye başladı topluma. Herkes bu sonuçtaki payına baksın.
O pay Arınç’ın
değil kesinlikle. “Arınç düşüncesini söylemiş, yargı reformu isimlerden
bağımsız gelişecek bir olgu, herkesi nasıl etkileyecekse Kavala’yı da
Demirtaş’ı da öyle etkileyecek” denebilseydi, her şey rayında devam
ederdi.
Ama ortaya öyle
bir tavır kondu ki, sanki “Yargı reformu” ile ilgili limitleri Bahçeli
belirleyecek, Cumhurbaşkanı Erdoğan da onunla paralel gidecek ve bu iş böyle üç
günde finali yaşayacak.
Ne diyoruz yani?
“Yargı reformu
olsa bile bu Kavala ve Demirtaş’a uygulanmayacak” mı diyoruz? Devam
eden bir dava ile ilgili konuşulmayacaksa, Kavala ve Demirtaş’ın
iddianamelerini Meclis kürsülerinden ya da tv ekranlarından yazmak ne oluyor? “Uzun
tutukluluk adil yargılanmaya aykırı ama, bizim sevmediğimiz insanlara yönelik
uygulanırsa ona ses çıkarmamak lazım, hatta tutukluluk halini kaldırmayı
düşünecek olanların önünü kesmek lazım”, öyle mi?
İşte
öngörülebilirliğin patladığı yer burası. Hukuka güvenin patladığı yer…
Dışardan
bakıldığında “Siz hukuk reformu falan yapamazsınız” denilen yer
burası.
Ortada Anayasa
Mahkemesi kararı var, AİHM kararı var ve Adalet Bakanı “bu kararlar
uygulanmazsa hukuk devleti olunamayacağı”nı söylüyor ve siz, en tayin
edici makamlardan reformun getireceği sonuçların önünü kesiyorsunuz, kim inanır
reform yapılacağına?
İşte vatandaş da
inanmadığı için Dolar’a yükleniyor.
Emin olun o
Dolar’a yüklenenler arasında Cumhur İttifakı’na oy verenler de vardır. Neden
derseniz, oy verirken kullanılan kriterlerle cebin etkilendiği kriterler
farklılaşır da onun için. Ta ki cebin ateşi oyu etkileyecek boyuta ulaşıncaya
kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.