Türkiye'nin son 10 ayda dışarıya ödediği faiz 178 milyar dolarmış...
Nereden bakarsanız
bakın, memleketin ekonomik olarak battığının tek kanıtı bile olabilir bu faiz
talanı...
Peki; Türkiye
dışarıya neden bu kadar bağımlı, neden bu kadar faiz veriyor ve en önemlisi de
bu kadar para kimden çıkıyor?..
AKP'nin iktidara
gelmesiyle birlikte neredeyse her yıl birkaç yeni "vergi"
ihdas ediliyor...
İşte her yeni
vergide aynı sorular yanıt arıyor;
"Acaba
yeryüzünde verginin vergisi alınan kaç ülke vardır?.."
"Halkı bu
kadar vergi zulmü altında ezilen kaç memleket vardır?.."
Peki; 81 milyonun,
hatta doğmamış çocuğun bile "yap-işlet-devret" modeli köprü ve
hastaneler üzerinden borçlandırıldığı bir ülkede (geçen yıl 600 milyar liradan
fazla) vergi toplanırken, devlet halen nasıl olur da dışarıya yüklü oranda faiz
ödemeye devam ediyor?..
Bu sorunun şöyle
bir yanıtı da var;
Türkiye
Cumhuriyeti yüzlerce çeşit vergi ile milletin cebindeki son kuruşa kadar alıyor
ama çarpıp ekonomik düzen yüzünden sistem yerine oturamıyor ve dışarıdan
getirilen para için her ay milyarlarca dolar faiz ödeniyor...
Ve tabii ki bu
çelişki içinde, milletin anasına küfreden yandaş müteahhitlerin milyarlarca
liralık vergi borcunun silinmesini de kimse unutmuyor...
414 çeşit vergi
yetmemiş...
Ekonomileri çökmüş
ülkelerde uygulanan zulüm yöntemlerinden biridir acımasız zam yağmuru...
Yani, başarısız
siyasi iktidarlar ekonomiyi önce batırırlar, sonra da bunun ceremesini millete
çektirerek zam üstüne zam yağdırırlar ve halkı nefes alamaz hale getirirler...
İşte Türkiye de,
millete kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almak konusunda birinciliği kimseye
kaptırmıyor!..
Baksanıza; Gelir İdaresi
Başkanlığı'nın kayıtlarına göre bu ülkede yurttaşlar 414 çeşit vergi
ödüyormuş...
Yani vergisi
olmayan tek nesne, vergi ödenmeyen hiçbir yaşam alanı bulunmuyor bu ülkede...
Sadece şu motorlu
taşıtlar üzerinden yürütülen vergi talanı bile utanç verici... Düşünsenize;
dünyanın en pahalı otomobillerini almak zorunda kalıyor bu ülkenin
yurttaşları... Üstelik bir otomobil fiyatının üçte ikisi vergiyken, yurttaşlar
her yıl en pahalı taşıt vergisini ödüyor, bir yandan sigorta yetmezmiş gibi,
kasko kıskacında da tutuluyor...
Hele bir de egzoz
ve araç muayene ücretleri var ki, bilmeyen de sanabilir ki, araç muayenesi
değil de, bir insana tam teşekküllü hastanede ameliyat yapılıyor!!!
Peki, paralı yol
ve köprülerden alınan fahiş geçiş ücretlerine, akaryakıtta durmayan zamlara ne
demeli?..
Velhasıl sadece
bir taşıtı üzerinden bile binlerce lira vergi ödemek zorunda kalıyor Türk
insanı ve bu işkenceyi durduracak muhalefet gücü bir türlü yaratılamıyor...
Evet; 2020 yılı Türkiye
için bir felaket dönemi oldu... Depremler- yangınlar - sel felaketleri ve tabii
ki ekonomiyi allak bullak eden, esnafın- işverenin- işçinin- çiftçinin nefesini
kesen corona salgınının ortasında, insanların hem sağlığı, hem de ekonomisi çöktü
ama devletin merhameti de bu felaketlerin altında kaldı!..
Böylesi sarsıcı
bir ortamda devletin vicdanlı davranması beklenir ama Türkiye Cumhuriyeti'nde,
her yıl ocak ayında, iğneden ipliğe her şeye zam yapmak bir gelenek haline
geldiği için, vergi terörü corona salgınını bile dinlemedi...
Dolar 8 liraya,
Euro 10 liraya mı dayanmış, enflasyon almış başını gitmiş mi, gıda ürünlerine
yüzde 50 ile yüzde 100 arasında zam mı yapılmış, milyonlarca insan işsiz mi
kalmış, AKP iktidarının zerre kadar umurunda değil... Varsa yoksa zam...
Sus, sustukça zam
gelecek!...
İşte yine yılbaşı
geliyor ve Türkiye Cumhuriyeti'nin geleneksel zam işkencesi yine başlıyor...
Diyeceksiniz ki;
zam yapılması için 2021 yılı Ocak ayı beklenmedi ki!.. Hükümet zaten 2020'nin
başından itibaren yağdırdığı zamlarla milletin nefesini kesti, halkı esaret
altına aldı ve insanların ekmeğe- suya- gıdaya ödeyecekleri gelirlerinin büyük
bölümü vergilere- harçlara- zamlara gitti...
2020'de en çok
elektrik ve doğalgaza yapılan zamlar milleti mahvederken, iktidar gelen
tepkilere rağmen bana mısın demedi...
TÜİK'ten yapılan
açıklamaya göre; 2019'a oranla, 2020'de elektrik yüzde 32.3, doğalgaz ise yüzde
34.7 zamlandı...
2020'de emekliye
yüzde 8 oranında zam yapan hükümet, doğalgaz ve elektrikteki fahiş fiyat artışı
yetmemiş olacak ki, altın ve dövizdeki yükselişin Türk lirasının değerini yok
etmesini de göz ardı ederek, insafsız zamların 2021'de de devam edeceğini
işaretini verdi...
İşte Hazine ve
Maliye Bakanlığı yılbaşı zamlarını onaylamış...
Yılbaşından
itibaren tüm maktu vergi cezaları yüzde 9.11 zamlanacak...
Motorlu taşıtlar
vergisi 9.11 oranında zamlı ödenecek...
Ehliyet, pasaport,
tapu, trafik cezaları, vergi ve harçlar dahil her şeye 9.11 oranda zam
yapıldı...
Yeni yılda
belediyelere ödenen Emlak Vergisine ise yeniden değerleme oranının yarısı olan
yüzde 4.55 oranında zam gelecek...
Yurt dışından
getirilen cep telefonları için bin 839 lira yerine 2 bin 6 lira harç
ödenecek...
Emekli sefalet
içinde...
Peki; sel
felaketi, depremler ve son olarak aylardır milleti esaret altında tutan Corona
salgını ekonomiyi yerle bir etmişken, üstelik sudan gıdaya kadar yüzlerce kalem
ürünün fiyatı fahiş oranlarda yükselmişken, yüzlerce vergiye 2021'de de zam
yapan hükümet emekli maaşında ne kadar artış yapacak?..
Halkın üzerine
yağacak zamlar yüzde 9.11 olarak belirlenirken, hükümet memurlarla emeklilerin
maaş ve aylıklarına yıl başında yüzde 3, temmuz ayında yüzde 3 olmak üzere
toplamda yüzde 6.1 zam yapacakmış... İşçi emeklilerine de benzer oranlarda zam
verilecekmiş...
Evet; Türkiye
çarpıklıklar ülkesi... Bu çarpıklık sadece yurtdışına ödenen faizler, ağır
vergiler, dehşet verici enflasyon ve buna rağmen yapılan acımasız zamlardan da
kaynaklanmıyor...
Milletin tuhaf
sessizliği ve muhalefetin yetersizliği arasındaki o derin çarpıklık var ki,
felaketler- enflasyon- zam yağmuru arasındaki asıl kahredici çıkmaz da işte
budur...
O halde, "susma,
sustukça sıra sana gelecek" sloganını değiştiriyorum;
"Sus...
Sustukça nasıl olsa zam gelecek!.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.