Kanal İstanbul Projesi hakkındaki yazılarım üzerine okurlardan, "konunun derin bağlantılarını da yazın" diye talep geldi. Aslında "İstanbul senaryoları"nı, yıllar önce Küresel Haçlı Seferi adlı kitabımda Aytunç Altındal'ın verdiği bilgileri de ekleyerek incelemiştim.
Altındal'a göre "Büyük Ortadoğu Projesi ile
İstanbul tarafsız bir komisyon tarafından yönetilecek. Kurulması tasarlanan
Birleşik Ortadoğu Devleti'nin böylece başkenti olacak. Türklüğün izleri
silinecek. Bölge uluslararası serbest bölge haline getirilecek. Nüfus çoğunluğu
Türklerden gayrimüslimlere geçecek. Sur içi Vatikan tarzı bir yapıya kavuşacak."tı…
Bu tespiti doğrulayan bir açıklama da Barzani ve
adamlarından gelmiş, "İstanbul'u ortak başkentimiz olarak görmek
istiyoruz" denilmişti. Talabani de 1996 yılında, "Hayalim,
İstanbul'un başkent olduğu Orta Doğu Birleşik Devletleri" demişti.
***
Altındal ise şöyle diyordu:
*"1948'de Max Weston Thornburg, 'Türkiye nasıl
yükselir?' adlı bir rapor hazırlıyor, 1949'da da yayınlanıyor. Bu raporda '1950
yılında seçimler yapılacak ve Demokrat Parti iş başına geçecek' deniliyor.
Raporda, yapılacak işler arasında birinci olarak, İstanbul'da istimlak var.
İstimlak sonunda İstanbul'un üç vilayete bölünmesi, Kadıköy-Üsküdar'ın bir
vilayet, Eminönü, Fener, Balat, Edirnekapı'ya kadar, Sultanahmet ve
Ayasofya'nın da içinde olduğu merkez bölgenin bir vilayet ve geride kalan
bölgelerin bir vilayet olması planlanıyordu.
*Ortadaki merkez bölge ise üç dinin merkezi olacaktı.
Fener Patrikhanesi'nin Vatikan modeli ile genişletilmesi, aynı şekilde
Yahudiler için büyük bir sinagog inşa edilmesi ve Sultanahmet Camii'nin de
Müslümanların merkezi yapılması öngörülüyordu. Ayrıca Kariye Camii de 'Makarrı
Hilafet' olarak tespit ediliyordu. Bütün istimlak faaliyetleri bu merkezlere
göre planlanıyordu. İşte bu üç din merkezinin çevresinde bulunan yerlerin
açılması için… Demek ki, 1949'da İstanbul'un Bizanslaştırılmasını gündeme
getiren ABD'dir. Ancak bir de 1919'da bir Marmara devleti projesi de vardı.
*İşte Menderes'in milletvekillerine hitaben "Siz
isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz?" demesinin ardında yatan
cüret, bu Amerikan planından kaynaklanmıştır. Menderes, bu istimlaklerin
neredeyse tamamını yaptı. Gerçi, proje yarım kaldığı için iyi de oldu.
Eminönü'ndeki pislik de istimlak edilerek ortadan kaldırıldı.
*1963-1964 yıllarında Haşim İşcan, belediye başkanı
iken bu proje yeniden gündeme getirildi. Haşim Bey öldü, ondan sonra ilginçtir
84 gün süre ile İstanbul Belediye Başkanlığı'na Fenerbahçe kulübünün başkanı Faruk
Ilgaz vekâlet etti. Ondan sonra da Fahri Atabey belediye başkanı seçildi. 84
günlük vekâlet döneminde bu proje, o kadar taraftar bulmuştu ki, Faruk Ilgaz
İstanbul belediye başkanlığına seçilebilseydi, bu projenin taraftarları,
İstanbul'un üçe bölünmesi ve üç ayrı vilayet haline getirilmesini çok
zorlayacaklardı.
*Demirel ise bu projeye başlangıçta çok sıcak
bakıyordu ama sebebini bilmediğim bir şekilde birdenbire çark etti.
***
*Bugün en büyük problem, İstanbul'un Büyük Orta Doğu
projesi için merkez üs olarak görülmesidir. Neden merkez görülüyor, işte
geçmişte var olan projeler gereği ve Ankara'nın Türkiye'nin başkenti olarak
kabul görmesine itirazlar veya "Ankara, Türkiye'nin başkenti olabilir
ama Büyük Orta Doğu projesinin başkenti İstanbul'dur" şeklindeki
görüştür.
Siyaseten İstanbul'un statüsü uluslar üstü olacak!
Bunu nasıl sağlayacaklar? En yakın zamanda Montrö Antlaşması'nı da gündeme
getirecekler ve Boğazlar'ın kontrolü uluslararası bir komisyona devredilecek.
Bunun için en çok çalışan da Rahmi Koç'tur!" (Bu röportaj, 2004 yılında
yapılmıştır!)
Kanal İstanbul projesi ile birlikte Merkez Bankası'nın
İstanbul'a taşınması da tamamlanacak! Bütün işler Thornburg raporuna göre yapılıyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.