Türkiye, ekonomik, sosyal, siyasi ve askerî açıdan çok büyük bir dönüşüm yaşıyor. Sarıklı amiral vakası, bunun işaretidir.
Dönüşüm hamlelerinin temelinde "ümmet
olma bilinci" var! Türk Milleti'nin bugünkü nesilleri, ümmet olma
halini, "Türk Milleti'ndenim, İslam ümmetindenim" diye
öğrenmiştir. Dolayısıyla Ramazan ortamında olsa bile TRT'nin bir dini
programında, millet olma bilinci bir kenara bırakılırken "ümmet olma
bilinci"nin oluşturulmasından bahsedilmesi masum bir girişim değildir.
Yine camilerin okul olarak görülmeye
başlanması ve yetişecek çocuklara ümmet bilinci verilmesinin ana program haline
getirilmesi, İslami bir çabanın eseri değildir!
***
Savunduklarıyla ve yaptıklarıyla,
camileri, Millî Eğitim'e bağlı okullara alternatif hale getirmeye çalışıyorlar.
Kıbrıs'taki krizin sebebi de budur. Kur'an kurslarında yetişen çocukları
yakından incelerseniz, çoğunlukla Allah'a kul, Hz. Peygambere ümmet olarak
değil, tarikatın kurucusuna kul, şimdiki önderine ümmet haline geldiklerini
tespit edersiniz. Tarikatlar, cemaatler, ruhban sınıfı haline gelmiş
durumdadır. İslam'da ruhbanlık taslamak, kendi yolunu Allah'a giden yol olarak
göstermek, Allah'a şirk koşmak demektir. Zira İslam'da Kur'an'ı anlayarak
okumak esas olduğu gibi, Allah ile kul arasında hiçbir aracı kabul edilemez.
İslam'a göre peygamberlerin görevi de sadece tebliğ idi...
Bir de uzun zamandan beri ülkeyi yöneten
siyasi kadronun veya muhalefetin içinden birilerinin "Andımız"dan
yani "Türk'üm, doğruyum"dan rahatsız oldukları, hem aldıkları
kararlarla hem de söylemlerle sabittir!
AKP'nin bir dönem İstanbul İl
Başkanlığı'nı yapmış, sonra da milletvekilliğine terfi ettirilmiş zat, "AKP
sayesinde, hepimiz Türk olmaktan kurtulduk" diyebilmişti.
Esasen bu zihniyetin temelinde, etnik
ırkçılık vardır. Dünyaya ırk penceresinden baktıkları için bir milletin ferdi
olma durumunu içine sindirememişlerdir. Yani, 72 milletten veya ırktan oluşan
ABD halkı "Amerikan milleti" olmayı şerefle kabul ediyor ama
bizim etnikçiler, Türklüğü bir dayatma olarak görüyor! Türklüğe karşı savaş
açamadığı zaman da "ümmet bilinci"ne veya "İbrahim
milleti" çatısına kaçıyor!
***
Bütün bunlar bir tarafa, Orta Doğu'da
sadece Türk kimliği değil Arap ve Fars kimliği de hedef alınmıştır. Bunu
bizzat, Büyük Orta Doğu Projesi'ne son şeklini veren Bernard Lewis'ten
dinlemiştim. Lewis, 1996 yılında İstanbul'da, "Orta Doğu kimliği
üzerine" konulu bir konferans vermiş ve Türk, Arap, Fars gibi
kimliklerin yerini Orta Doğu kimliğinin alabileceğini söylemişti.
Yapı Kredi Bankası tarafından bu konferans
için Türkiye'ye getirilen Lewis, bir "Orta Doğu kimliği"
oluşturulabileceğini söylemiş ve bu coğrafyadaki kimliklerin yapay olduğunu
iddia etmişti. O tarihten sonra Türklükle uğraşan yerli yabancı herkes, Türk
kimliğinin yapay olduğunu iddia etmişti. Yalnız "Türk tarihinin hakkından
gelmek" gerektiğini de biliyor ama bunu başaramıyorlardı.
Şimdi Rauf Denktaş'ı Sampson'dan kaçarken
gösteren dizi yayınlamak gibi hamlelerde bulunabiliyorlar! Bozkurt amblemli
Türk Mukavemet Teşkilatı'ndan bahseden yok!
Lewis, konferansın sonuna doğru, bir
düğmeye basarak bölgenin haritasını göstermişti. Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün,
Lübnan, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Yemen ve Körfez ülkelerini gösteren dik
bir harita... Bu harita, Tevrat'ta vaat edilmiş topraklar olarak geçen bölgeyi
kapsıyordu ve İstanbul veya Kudüs merkezli olarak kurulması planlanan Orta Doğu
Birleşik Devletleri'nin yani Büyük İsrail'in haritasıydı.
Kısacası, Türk kimliğiyle uğraşan sözde
Müslümanlar aslında Büyük İsrail Projesi'ne hizmet etmektedir! Bir kısmı bunu
bile bile yapmaktadır. Çünkü gerçekte gizli din taşımaktadırlar, Müslüman
değillerdir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.