Üniversitelerimiz mefluç. YÖK yok
edilmeden bu yapıdan bir şey olmaz.
YÖK’ü yok edince düzelecek mi? Öyle hemen
değil. Bir defa insan malzemesi felaket. Mevzuat felaket, mülkiyet felaket. “Vakıf
Üniversiteleri” diye bir ucube çıkardık, durum ortada. Bunların birçoğu
Vakıf filan değil. İşi kılıfına uyduruyorsunuz “Vakıf Üniversitesi”
oluyor. İcazetli bir kısmı zaten sırtını devlete dayamış, kamu
kaynaklarından besleniyor. Vakıf da değiller işe “vaakıf” da
değiller. Devlet Üniversitelerinde de durum pek iç açıcı değil, birkaç
tanesi müstesna.
Böyle Üniversite yönetimi olmaz.
Bunların dörtte üçü bir “meslek yüksek okulu” kapasitesine bile sahip değil ya
hu!
Üniversiteler diploma dağıtıyor. FETÖ aklı bu. Lise mezununa Üniversite
diploması verip, sipariş yüksek lisans ve doktora ile akademisyen imal
ediyorlardı.
Üniversitelerin yakışıklı binaları var.
Törenler güzel, raporlar harika. İçerisi cadı kazanı!.
Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur geçen
gün “YÖK imamı kim?” diye yazdı. Sahi YÖK imamı kim?
Türkiye’de 205 üniversite ve akademi
varmış. 131 devlet üniversitesi (on teknik üniversite, bir yüksek teknoloji
enstitüsü ve iki güzel sanatlar üniversitesinin yanı sıra Millî Savunma
Üniversitesi ve Polis Akademisi.) ve 74 de vakıf üniversitesi bulunmaktaymış. Batılı
standartlarda en başarılı Üniversiteler, Bilkent, ODTÜ, İTÜ, İstanbul
Üniversitesi, Sabancı, Boğaziçi, Koç.. O kadar. Bu Üniversitelerde
görev yapan idari görevlilerin dışında 166 bin 225 akademisyen var.
FETÖ’nün 15 Üniversitesi vardı: Altın Koza / İpek
Üni., Bursa Orhangazi Üni., Samsun Canik Başarı Üni., Diyarbakır Selahaddin-i
Eyyubi Üni., İstanbul Fatih Üni., Kayseri Melikşah Üni., Konya Mevlana Üni.,
İzmir Şifa Üni., Ankara Turgut Özal Üni., Gaziantep Zirve Üni., Adana Kanuni
Üni., İzmir Üni., İstanbul Murat Hüdavendigar Üni., İzmir Gediz Üni., İstanbul
Süleyman Şah Üni.
FETÖ’cüler isim seçmede bizimkilerden daha
başarılı. Bizimkiler, pek de dindar bir hayatı olmayan, ama fakülte binasını
yapan müteahhidin adını İlahiyat Fakültesine veriyor!
Bakın bugüne kadar Üniversitelerden
FETÖ’cü diye uzaklaştırılan öğretim üyesi sayısı mevcut Üniversite sayısının
iki katından biraz fazla. Yani en fazla Üniversite sayısının 3
katı isim.
Yahu siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz!.
Mevcut Vakıf Üniversite sayısının beşte biri onlarınmış 15 Temmuz öncesi.
FETÖ’nün Üniversitelerini kapattık diyorsunuz ama, adamlar mevcut devlet ve
Vakıf üniversitelerinde hâlâ görevdeler. Daha fazla Üniversitede daha fazla
öğrenciye ders veriyorlar. Biri bana açıklasın: Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu. ÖSYM, YÖK, YKS, KPSS gibi kurumlarda çalışan herkesin takip edilmesi
gerekiyordu. Ama yok. Hâlâ bu kurumlarda eski ve yeni çalışanlar üzerinde
birtakım çevreler tarafından Mobing uygulandığı iddiaları gündemde. Eski YÖK
Başkanı Yusuf Ziya Özcan, FETÖ’nün sınav sorularını çaldığını söyleyerek, «ÖSYM’nin
kullandığı ve kullanmak için beklettiği bütün soruları aldılar” demişti
daha yakın zamanda. Özcan, “YÖK’ü YOK etmek gerek” diyen bir isim.
Özcan’dan soruları alan savcı Şadan Sakınan’mış. Adam bütün soruları almış o
zaman, Özcan itiraz edince, Zekeriya Öz aramış. Yani ciğeri kediye emanet
etmişiz.
YÖK FETÖ’cülerin en az kayıp verdiği
kurumların başında geliyor. Evet FETÖ’nün dış bağlantıları, diplomasi ayağı
fazla zarar görmedi. Yabancı ülke temasları muhafaza ediliyor. YÖK ayağı da
öyle. Siyasi ayağında fazla bir ilerleme sağlanamadı. İş ve Media ayağı da aynı
şekilde. Sanat, Spor, Finans alanında da fazla bir ilerleme sağlanmadı. FETÖ
geldiğinde bakanlar kurulu kimlerden oluşacaktı. Valilikler ve ilk atanacak
isimler kimler olacaktı. FETO’yu karşılamaya gidecekler, dönüşünde onu
karşılayacak olanların listeleri bile hazırdı yahu. Karşılama bilboardları bile
hazırdı.
FETÖ davası sulandırıldı. Bütün darbe
davaları gibi o da sembol isimler ve olaylar üzerinden sürdürülüyor. 15 Temmuz
günü saldırıda görev alanlar ve deşifre olanlar. Zaten bir kısmı tası tarağı
topladı kaçtı. Ama en son ve en iyi bilmemiz gereken 15 Temmuz davasının bile
ben gerçeğin çok büyük bir kısmının bir buzdağı gibi suyun altında kaldığını
düşünüyorum.
Öte yandan; bu işe bulaşıp, içeri girip
dışarı çıkanların bütün mallarına el konulup, bunların geçimleri konusunda bile
acze düşüp, apartman aidatını bile ödeyemez hale getirilenlerin, örgütün
himmetine muhtaç hale getirilerek yine yanlış bir iş yapıldığını düşünüyorum.
Babaları suçlu olsa bile ailesini ele muhtaç bırakanlar aslında onları
kendilerine düşman yapıp, karşı tarafın kucağına itelediklerini görmüyorlar mı?
Hepsi böyle değil elbette. Kriptolar, zulaları olanları söylemiyorum.
Bir ilim yuvasında bile bunlar oluyorsa,
hani derler ya, “tuzun koktuğu” yer burası olsa gerek.
Yine 15 Temmuz’un yeni bir
yıldönümündeyiz. Siyasiler ne tumturaklı laflar ettiler yine. Ama bilsinler ki,
tumturaklı lafların toplumun gönlündeki karşılığı her gün biraz daha zaafa
uğruyor. Eğer suali mukadderlere cevap vermez, şaibeli isimlere makam ve mevki
verir, onların 15 Temmuz’un ilk saatlerinde sokağa çıkanları ezmelerine fırsat
vermeye devam ederseniz, öfkenin yönü değişebilir. İnandırıcılığını
kaybedersiniz. Kripto FETÖ’cüleri 17-25’le sınırlandıramazsınız. Yoksa sadece
kendinizi kandırırsınız ve onlar gün gelir, bu işin hesabını sizden sorarlar.
Bir de o içinizdeki, şimdi sizinle uygun
adım yürür görünen kripto FETÖ’cülerin
sizi giderek kendilerine benzettiklerinin farkında değil misiniz.. Dikkat,
celladınızın bıçağını biliyor ya da kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyor
olabilirsiniz.
Selâm ve dua ile
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.