Belli ki önümüzdeki dönem siyasetin belirleyicisi 'teröre yaklaşım' olacak... "Teröristsin!.. Değilsen de teröristle aynı ittifaktasın!.. Teröristlerle işbirliği yapıyorsun!.." şeklindeki ithamları daha çok duyacağız…
Şahsen, bütün muhalifleri aynı torbaya
koymakta pek mahir olan muktedirlerimizin bu hassasiyetine katılıyorum!..
Biliyoruz ki kendileri bu konuda fazlasıyla hassas!.. Hangi türden olursa olsun
muhaliflerin hepsi bu konuda bozuk sicile sahip!..
Milletçe hafızamız biraz zayıf…
Daha 5-6 yıl öncesine bu muhalefetin neler yaptığını unutmuş olabilirler... O
yüzden muhaliflerin terör konusundaki günahlarını madde madde hatırlatmak ve
aziz milletimizi uyarmak istiyorum:
1. Bu muhalifler, öncelikle bir açılım
süreci başlattılar!.. Başlangıçta iyi
niyet jesti olarak, teröristlerin mahkemeye götürülmesi yerine, mobil
mahkemeler oluşturup, o mahkemelerin teröristlerin ayağına götürülmesini teklif
ettiler!..
2. Muhalefet partileri, torba yasanın
içine çaktırmadan sıkıştırdıkları maddeyle, teröristleri organize eden üst
yapının bir gecede salınmasını sağladılar!..
3. Aynı muhalifler, başka bir ülkenin
başkentinde çözüm sürecinin temellerini attılar... Bu esnada teröristlerin
şehirlere yığdıkları patlayıcılardan haberleri olduğunu söyleyerek farkındalık
yarattılar!..
4. Kazan kaldırdılar... Yeni düzene karşı
çıkan veya uyum sağlayamayacak olan ne kadar Bakan ve bürokrat varsa hepsinin
kellesini istediler!..
5. Muhalefet partilerinden birisini Genel
Başkan Yardımcısı, süreci desteklemek için "Onların yerinde olsam ben
de dağa çıkardım" derken, bir diğeri 'halka eziyet eden sarkık
bıyıklılar dönemi'nin bittiğini, artık demokrasinin geldiğini
müjdelediler!..
6. Psikolojik destek için bir diğer
muhalefet büyüğü, 'faili meçhuller'in, 'asit kuyuları'nın
edebiyatını yaparak, bölgedeki problemin esas buradan kaynaklandığını dosta
düşmana ispiyonladı!..
7. Bir başka muhalif Genel Başkan
Yardımcısı, Türkiye'nin terörle mücadeleye harcadığı milyar dolarları diline
doladı ve bu parayla aslında herkese ev ve araba alınabileceğini söyleyerek
halkı 'para kokusu'yla aldatmaya kalkıştı…
8. Muhalifler, bölgedeki problemi, Atatürk
daha doğmadan başlamış olmasına rağmen 'Kemalist politikalar'a
bağladılar!.. Diyanet İşleri devreye sokulması için lobicilik yaptılar… 'Din
kardeşliği'nin mutlak çözüm olduğunu ve helâlleştirme yöntemiyle konunun
çözülebileceğini 'halklar'a anlatmaya kalkıştılar!..
9. İşte o muhalifler, dağa taşa yazılmış 'Ne
mutlu Türk'üm diyene' tabelalarında o kadar rahatsız oldular ki, güç
ellerine geçince derhal kaldırılmasını sağladılar… Güroymak'ı Norşin
yapmakla, 'Dersim özrü' dilemekle efsunlu çözüm bulunacağını
pazarladılar!.. Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığımızı
sabah-akşam şifa niyetine vurguladılar!..
10. Bu muhaliflerin gözü öyle dönüştü ki,
İslâmcı-İslâmsız, vatanlı-vatansız, darbukacı-dümbelekçi, terörist
eskisi-milliyetçi eskisi, gazeteci, artist, sendikacı vs. gibi bir karmadan 'âkil
adamlar' heyeti teklif ettiler!.. Bunlar süreci halka pazarlarken, bayrağı
da, devletin yapısını ve ismini de 'gece kıyafeti' rahatlığında
tartışabildiler!.. Hatta, çözüm sürecini anlamayanlarla ilgili 'hayvandan bile
aşağı' diye dalga geçebildiler!..
11. Destekçi gazetecileri aracılığıyla,
sürekli olarak PKK'nın silah bırakacağı, akan kanın kesileceği, anaların artık
ağlamayacağı yalanını yayıp durdular!..
Süreç boyunca eylem oldukça, bunun PKK içinde barış istemeyen 'provokatif
gruplar'ca yapıldığını anlattılar!..
12. Bu muhalifler, kontrolleri altındaki
haberleşme organlarına, PKK için 'terör örgütü', Apo için de 'bebek
katili, terörist başı' gibi ifadelerin kullanılmasını yasakladılar!..
Televizyonları, PKK'ya hoşgörüyle bakan, Apo'un vizyonerliğine hayranlık duyan,
onun öldürmeyi değil, yaşatmayı seçtiğini söyleyen, dünyayı ve bölgemizi iyi
okuduğunu buyuran kimi İslâmcı, kimi liberal, kimi sosyalist 'aydınlar'la
doldurdular!..
13. Muhalifler, devletin valisinin
katkılarından dolayı Apo'ya teşekkür etmesi için ne baskılar yaptılar!..
Valilere yönelik 'operasyon yapmayın' diye kampanyalar
düzenlediler!.. Hiç utanmadan,
sıkılmadan, Apo'yu 'Kürtlerin lideri' ilân ettiler!..
14. Kandil, İmralı, Ankara ve Diyarbakır
arası iletişimi güçlendirdiler… Diyarbakır'daki o meydanda kırmızı-sarı-yeşil
malzemelerle 'barış' şenliği düzenlediler!.. Ortaya çıkan fotoğrafı da 'kardeşliğin
kazanması' olarak sundular!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.