YATIRIMCI BİRAZ IŞIK GÖREBİLSE PARA AKACAK
Anayasa’nın gücü ve sistemdeki değeri
eskisi gibi değil. Dünyadaki para bolluğunda Türkiye varlık içinde yokluk
çekiyor. Yatırımcı hukuk ışığını görse Türkiye’ye oluk oluk para akacak.
BU ZİHNİYETLE REFORMDAN BİR ŞEY
ÇIKMAZ
Hukuk reformundan hiçbir şey çıkmayacak.
Güçler ayrılığına, yargı bağımsızlığına inanmıyorlar. Bu yaklaşıma sahipler. Bu
zihniyet değişmeden yapılan her şey göstermelik.
İMAR RANTI SİYASETİN FİNANSMANI
İmar rantlarıyla ilgili çalışmalar yaptık,
yeni mevzuatlar hazırlandık. Fakat Sayın Erdoğan’a kabul ettiremedik. Siyaseti
finanse eden imar rantı karşı cephe olarak karşımıza çıktı.
ERDOĞAN’IN SESSİZLİĞİ ÇOK VAHİM
Gazetecilerin, siyasetçilerin tehdit
edilip hedef gösterilmesi kabul edilemez. En basit konularda topa giren Cumhurbaşkanı
açıklama yapmadı. Bu konuda bir duruş sergilememesi vahim.
SEÇMENİ RÖVANŞLA KORKUTMA
“Yoksulluk ile din özgürlüğü aynı
kefeye konursa vatandaşımız yoksulluğu tercih edebilir” uyarısı yapan
Babacan ekledi: Hükümet iki kötüyü gösterip birini tercih etmeye zorluyor.
Dikkat edin, hep korkutuyor. ‘Ben gidersem daha kötüsü olur’ diyor. ‘Beni
destekle daha iyisini yapayım’ demiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir ortamda
erken seçime gitmeyeceğini belirten Babacan, bir de uyarı da bulundu: “Yoksulluk
ile din özgürlüğü aynı kefeye konursa... Vatandaşımız yoksulluğu tercih
edebilir. Buna çok dikkat etmek gerekiyor” dedi.
Babacan açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bölge farkı olmadan, ilgi gören tek partiyiz. Van’daki ilgi de Samsun’daki
ilgi de aynı. Çünkü bize karşı bir kitle yok. Vatandaşlarımız, dediklerimize
büyük ilgi duyuyor. Tam bir Türkiye partisi inşa ediyoruz. Yaptığımız anketlere
baktığımızda, her partiden vatandaşlar var. Ankete katılanların yüzde 30’u daha
önce AK Parti’ye oy verdiğini belirtiyor.
CUMHURBAŞKANI KANDIRILDIK DİYEBİLİR
Cumhurbaşkanı ‘Kandırıldık’
diyebilir, ‘Ben her şeyi doğru yapıyorum ama sistem yanlış oldu’ diyebilir.
Ortakların hepsi zaman içerisinde çok zikzak yapmış, çok pozisyon değiştirmiş
insanlar; bugün böyle derler, yarın başka bir şey. Bu aşamada herhangi bir
birlikteliği ya da ittifakın bir parçası olarak görünmek istemeyebiliriz.
2018 ZAFER DEĞİL YENİLGİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’de
yenildiğini ve bunu konuşulmadığını belirten Babacan “Türkiye’de aslında
2018’den bu yana çok açık bir gerçek var. Bu gerçekte de dillendirilmiyor. 2018
seçimlerinde Sayın Erdoğan, seçim kaybetmiştir.
AK Parti seçimi kaybetmiştir, ancak bir
başka siyasi partinin desteği ile Cumhurbaşkanı seçilebilmiştir. 50 artı 1, bir
başka siyasi partinin seçmenleri açıkça desteği ile olmuştur. Yine Meclis’teki
iktidar çoğunluğu AK Parti’nin ancak MHP desteği ile sağlanabilmiştir.
2018 seçimleri aslında AK Parti açısından,
Sayın Erdoğan açısından bir yenilgidir. Zafer değildir. Çünkü o güne kadar hep
tek başına iktidar olabilen, bir parti ve kişi ilk defa ortaklara mecbur
kalmıştır.
İSTANBUL’U KAYBETTİLER:
Geldik, ertesi yılki yerel seçimlere.
İstanbul’da, Ankara’da ne oldu? Cumhurbaşkanı’nın kendisi otobüs üzerinde ilçe
ilçe dolaştı. Bir belediye başkanı adayı, bir Cumhurbaşkanı vardı. Ne oldu?
Yenildi. Bunlar hiç konuşulmuyor. İstanbul’u, Ankara’yı kaybettiler.
İşte İstanbul aşık oldukları şehirdi.
İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeden
diyen başkası mıydı? Antalya, Mersin bunlar büyükşehirler. Şimdi burada çok
ciddi bir yenilgi var. Ve bu yenilginin arkasından Türkiye’nin sorunları
çözemeyen bir yönetim var şu an.
GAZETECİLER TEHDİT EDİLDİ
Gazeteciler, siyasetçiler tehdit edildi,
hedef gösterildi. Sizler, KARAR gazetesinin yazarları, bir partinin lideri
tarafından hedef gösterildiniz. Tehdit suçtur, şiddet suçtur, şiddeti teşvik
etmek suçtur. Hukuk devletinde böyle bir şey kabul edilemez. Türkiye,
savcıların alenen tehdit edilebildiği bir ülke oldu.
En basit konularda topa giren
Cumhurbaşkanı hiçbir açıklama yapmadı. Cumhurbaşkanı’nın bu konuda bir duruş
sergilememesi çok vahimdir. Bu ülke, 1990’ların sokak olaylarına geri dönmeyi
hak etmiyor. Bu ülkenin gençleri böyle şeyler görmek istemiyor. Gençlerimizin
yarınlarına umut olmamız gerekiyor ki, geleceklerini bu ülkede görebilsinler.
ERDOĞAN BU TABLODA SEÇİME GİTMEZ
Sayın Erdoğan, mecbur kalmadıkça böyle bir
tabloda seçime gitmez. Çünkü daha 2,5 yıl gibi bir zaman var, bu tabloda riske
atmaz. Şartlar zorlamadığı sürece... Dünya para basıyor, bu hükümet pandeminin
başında IBAN numarasını verdi. Belediyelerin yardımları da engelleniyor,
kaybedilmiş belediyeler ile uğraşmak beyhude.
Şu anda daha kötüsü ile korkutup destek
almaya çalışıyorlar. Yönetim Türkiye’nin sorunlarını çözemiyor. Hükümet iki
kötüyü gösterip birini tercih etmeye zorluyor. Dikkat edin, hep korkutuyor. ‘Ben
gidersem daha kötüsü olur’ diyor. ‘Beni destekle daha iyisini yapayım’
demiyor. Daha iyisinin sözüne de kimse inanmıyor zaten.
İKTİDARA REFORM ÇAĞRISI
Reformlar ile ilgili iktidara çağrı yapan
Babacan, ilk önerisini de dillendirdi. Babacan şunları söyledi: “Hukuk
reformunda, ekonomi reformunda bahsediyorlar şu anda, yakında açıklayacağız
diyorlar. Mesela gerçekten samimiyseler, yapılacak ilk iş...
İhale mevzuatı hemen Avrupa Birliği ile
uyumlu hale getirsinler. Şu an 28 ülke ortak bir kamu alım mevzuatı uyguluyor
ve bu ülkelerin hemen hemen tamamı Türkiye’den daha ileri olan ve daha çok kamu
yatırımı yapan ülkeler. Milyonlarca dolar yatırım yapıyorlar, bunların
uyguladığı ortak bir mevzuat var...
SİYASETİN FİNANSMANI İMAR RANTI
Taha Akyol’un imar rantı ile ilgili
sorusuna cevap veren Babacan şunları kaydetti: “Gidişatta açıkçası korkuyorduk,
bugün bahsettiğimiz o lüks inşaatlar var ya. Bizim o dönemde ‘Bunları
yapmayın, yanlış yere gidiyor’ diye uyardığımız binalar, onlar şimdi boş
duruyor. Dünyanın parası döküldü. Niye engellemedik? Güzel bir soru. Öncelikle
imar rantları ve inşaat ile sanayi arasındaki dengeyi yeniden kurma ile ilgili
mevzuat hazırladık. 25 kişilik ekip oluşturduk, defalarca toplandık.
Mevzuatın tamamını hazırladık, yeni
kalemler oluşturduk. Parsel bazındaki imar değişikliği yasaklayan hükümler
koyduk. Yasa metni, satır satır hepsi hazırdı. Ve bunu maalesef Sayın Erdoğan’a
kabul ettiremedik. Çünkü bu işlerle uğraşan Bakan arkadaşlarımızdan, o dönemde
itirazlar geldi. Çünkü bu işin, muhatapları var. Bu rant paylaşılıyor. Bu rant
sadece iş camiasında paylaşılmıyor, yerel yönetimde, merkezi yönetimde, her
yerlerde bu rant paylaşılıyor.
Aynı zamanda imar rantı, siyasetin önemli
bir kaynağı. Siyasetin finansmanı imar rantı. Dolayısıyla o kadar çok farklı
kesimlerden, bu rantı paylaşanlar vardı ki... Onlar bu sefer karşı cephe olarak
karşımıza çıktılar. Bu birincisi. Eğer o gün Sayın Erdoğan, bizim hazırlığımıza
‘Yapılsın, tamam’ deseydi. Meclis’ten geçirir ve yapardık. Meclis’e bir yasa
tasarısının gitmesi için Başbakan’ın imzası gerekiyordu. Niye yapmadınız diye
soruyorsunuz ama bu yasal düzenleme gerektiriyordu.
S-400 KUTUSUNU ARALAYINCA YAPTIRIM
GELDİ
S-400’lere milyonlarca dolar para verdik.
Kutusunu hafif aralayınca hemen yaptırım geldi. F-35’ler için de milyonlarca
dolar verdik. Ama ortak olduğunuz projeden kovulduk. NATO’nun en önemli savunma
projelerinden birinde Türkiye 4 ortaktan birisiydi.
Şimdi para verdiği halde projeden kovulan,
para verdiği halde uçaklarını alamayan bir ülke haline düştük. ABD’nin Paris Anlaşmasına dönüş kararı çok
önemli. Ama bu yetmez, kaynak da ayırmalı. İklim değişikliğiyle ilgili paranın
nasıl bulunacağı konusunda, zamanında 14 kişilik bir heyet olarak G20’ye
sunduğumuz rapor uygulanmaya başlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.