“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimizden beri siyasetin alanı daralmakta, ekonomimiz küçülmekte, demokrasimiz irtifa kaybetmekte ve hukuk devleti işlevsizleşmektedir. Bu krizden tek çıkış yolu daha fazla demokrasi iken koalisyon iktidarı açık bir şekilde ülkemizin her geçen gün demokrasiden uzaklaşmasına sebep olmaktadır.”
“İktidar koalisyonunun küçük ortağı ise açık bir
şekilde siyaseti sokağa indirmekte ve siyasal sabotajlardan medet ummaktadır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son zamanlarda sıklıkla asgari nezaket ve
sorumluluk anlayışından uzak bir tutum içerisinde siyasi ve toplumsal barışı
tehdit etmektedir. Bu cüretkâr ve yıkıcı eğilim, iktidar koalisyonu içerisinde
yer almasından, milletin vermediği bir iradeyi AK Parti’den almış olmasından
kaynaklanmaktadır. İktidar denklemi içerisinde üstlendiğini farz ettiği hayati
fonksiyonuna dayanarak, her gün büyük bir sorumsuzluk, pervasızlık ve
nezaketsizlikle siyasi iklimi ve toplumsal barışı zedelemektedir. Siyasetçi,
akademisyen, kanaat önderi ve gazetecileri isim vererek hedef göstermekte,
hedef gösterilen kişiler kısa süre içerisinde saldırıya uğramaktadır.”
“İktidarın küçük ortağı açık bir şekilde siyaseti
kriminalize ve terörize etmek için bir gün siyasetçileri diğer gün gazetecileri
hedef göstermektedir. Herhangi bir ciddi hukuk devletinde bu adımlar suçtur.
Herhangi bir demokraside bu tavırlar şiddete açık davettir. Mafya-siyaset
ilişkilerinin ülkemiz için oluşturduğu maliyetler milletimizin hafızasında
canlılığını korumaktadır. Siyasi partileri hedefe koyan, gazetecileri tehdit
eden, sokaklara şiddet salan ve siyaseti kriminalize eden yaklaşımın asıl
hedefi de sorumlusu da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’dir. Bahçeli,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünü kullanmakta, iktidar içindeki konumunu
kullanarak mafyatik bir tutumla kişisel hesabını görmekte, ülkeyi ateşe
atmaktadır.”
“Tehditlerin, kaosun ve şiddetin kol gezdiği bir
Türkiye mi, milletin arzuladığı huzurlu bir Türkiye mi?
AK Parti; siyasi partilerin kapatılmayla, parti
liderlerinin ölümle, siyasetçilerin ve gazetecilerin şiddetle tehdit edildiği
bir Türkiye mi görmek istemektedir?
AK Parti meşru siyasetin, gazetecilerin ve yazarların
mafyatik bir dille tehdit edildiği bir Türkiye mi arzulamaktadır?
AK Parti
binlerce insanımızın faili meçhullere kurban gittiği 1990’lara dönen bir
Türkiye mi görmek istemektedir?
AK Parti sağı solu sorumsuzca tehdit eden cüretkâr bir
kayyım tarafından maceraya sürüklenmekten razı mıdır?”
“Türkiye yıllardır kendisini ev sahibi milleti de
kiracı zanneden güruhun kuru gürültüsünden çok geçti. Bu ülkede milletten başka
ev sahibi yoktur. Kendisini ev sahibi zannedenlerin, devletin sahibi
zannedenlerin hatta milletin sahibi zannedenlerin kuru gürültüsü kimseyi
korkutmasın. Bu mafyatik dilin ve yaklaşımın tek özelliği korkmasıdır.
Korktukları için bağırırlar, sağa sola hakaretler savururlar. Korktukları için
sağı solu tehdit ederler. Bunlar ancak bir gün siyasi partileri diğer gün
gazetecileri tehdit ederek, sokakta insanlara saldırarak, milleti terörize
ederek var olabilirler. Bunlar ülkemizin bugününe ve yarınına dair bir tek
anlamlı cümle kuramadıkları ve inşacı yaklaşım sergileyemedikleri için
şiddetten medet umarlar.”
“Şimdi de sokakta estirdikleri terörü araştıran
savcıyı tehdit ediyorlar. Açıkça suç işliyorlar. Ortada Adalet Bakanı yok,
ortada Cumhurbaşkanı yok, ortada HSK yok, ortada hukuk devleti yok. Buradan
açıkça Adalet Bakanı’na ve İçişleri bakanına sesleniyoruz: Açıkça savcıların
tehdit edildiği bir ülkede siz Adalet Bakanı olmaktan hicap etmiyor musunuz?
Açıkça sokaklarda terör estirilen bir ülkede siz iç İşleri Bakanı olmaktan hicap
etmiyor musunuz?”
“Sn. Bahçeli kendisini AK Parti’ye kayyım mı
atatmıştır? Yıllarca sokaktan gençleri çektim edasıyla siyaset yapan Sn.
Bahçeli sokakları karıştırmaktan ne ummaktadır? Yıllardır sokak şiddetinin
tehlikesinden bahseden Sn. Bahçeli mafyadan, çetelerden ve sokak teröründen ne
murat etmektedir? Yok eğer bu sokak terörünü Sn. Bahçeli teşvik etmiyorsa kim
tezgahlamaktadır? Türkiye yeterince sokak teröründen çekmedi mi? Ne
istiyorsunuz?”
“Kürtlere ve Kürtçeye sabah akşam hakaret edenler,
“Serok Ahmet” diyerek milyonlarca Kürdün diline hakaret ettiğini zannedenler
millete küfretmektedirler. Sivas’tan öteye gitmeye ne cesareti ne aklı ne de ahlakı
olanların tek bir projesi vardır: Türkiye’yi küçültmek. Bunlar Kürtçeye hakaret
ederler çünkü vatansever değillerdir. Bunlar sokakta terör estirir çünkü
vatansever değillerdir. Bunlar tehdit dilinden başka dil kullanamaz çünkü
vatansever değillerdir. Bunlar ne zaman iktidarın ve devletin biraz yakınına
gelirlerse ekonomimiz batar, ekmeğimiz küçülür, huzurumuz bozulur. Çünkü
bunların tek bir ideolojisi vardır: Türkiye’yi küçültmek ve zayıflatmak. Çünkü
bunların dar kalıplarına ne bu millet sığar ne de Türkiye. Çünkü bunların köhne
ve kindar kafası millete düşmandır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.