Türkiye siyaseti içinden çıkılmaz bir batağa dönmüş durumda. Dönüp dolaşıp hep aynı çamurların içinde debeleniyoruz. İktidarı, ortağı ve muhalefeti ile de bu işten büyük zevk alıyoruz. Sorsanız herkes 80 milyonun çıkarını düşünüyor.
Açık söyleyeyim çok az kişi dışında kimsenin
80 milyonu düşündüğü falan yok… Olmadığı içinde aynı çamurda debelenmekten
kurtulamıyoruz. Kazanılmış mevzileri her şeyin üstünde tutmak için canla başla
mücadelede üstümüze yok. Varsa yoksa bu mevzileri aman kimseye kaptırmayalım
derdindeyiz. Bu nedenle de kapanan yaralarımızı bile kanatmaktan zevk alıyoruz.
İktidar içindeki sağduyulu sesler çoğu kez
bilerek boğulurken, muhalefetin içinde bir şeyleri değiştirmeye çalışan
sağduyulu insanlar ise eski düzenin artıklarından bir türlü kurtulamıyor çünkü
bu şekilde hayat bulan bir kitle var ve bunlarda azımsanamayacak kadar
kalabalık ve güçlüler.
Bu da muhalefetteki tüm değişim
çabalarının inandırıcılığını hem azaltıyor hem de muhalefeti kırılgan hale
getiriyor. Hoş, insanımızın da inanmak gibi bir derdi yok. Rüzgar gülü
gibi hareket eden siyasi liderlere itaat konusunda hiçbir çekinceleri yok.
Üstüne üstlük bu liderlerden bazıları eski sözlerinin hala arkasında
durdurduğunu da açıkça belirtiyor.
Halkımızın parti liderlerini hizaya
getirmek, onlara insan olduklarını ve vazgeçilebilir olduklarını hatırlatmak
gibi bir becerisi de maalesef kalmadı. Halbuki bu millet darbecilerin en kral
olduğu dönemde darbecilere haddini defalarca bildirmişti. Özal’ın kendisini
vazgeçilmez sandığında partisini sandığa gömmüştü. Halkı yok sayan 28 Şubat
destekçisi partileri baraj altına yollamıştı. Şimdi ne oldu ise bir istikrar
muhabbeti etrafında dönüp duruyoruz. Ve işin komiği başörtüsü yasaklarının
keskin uygulayıcılarının ağa babaları bugün iktidara ortak olarak hiçbir
günahları yokmuş gibi ortalıkta salına salına geziyor ve barajı bile zor aşan
oyları ile ülkede her şeye yön veriyorlar.
Son günlerde tekrar alevlenen
başörtüsü tartışmaları ise artık yeter denecek kadar sıkıcı. İktidarın
muhafazakâr kanadı bu işi çok sevdiği için kaşıyor ama muhalefete ne demeli.
Kılıçdaroğlu sürece çok iyi müdahale etse bile sonuç itibariyle ortaya zehir
bir kere daha saçılmış oldu. Belki de Fikri Sağlar tam da bu noktada sıkışmış
olan muhafazakarlara can simidi atmış durumda.
Fikri Sağlar’a sormak lazım “Siz
kime hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz? Bir de yaptığınız ayıbı savunmak için içi
ideolojik saçmalıklarla dolu uzun bir savunma yazıyorsunuz?” Lütfen siz
ve sizin gibiler ait olduğunuz ideolojik mezarlıklardan dışarı çıkmayın. Zaten
çoğunluğunuzun paraya pula da ihtiyacı yok bari ülkenin normalleşmesine engel
olmayın da bir hayrınız dokunsun vatana, millete.
İktidar da başörtüsü ile kendini kenara
çekme kurnazlığından artık vazgeçmeli. O başörtülü kızlar-bacılarımız-eşlerimiz
artık sadece başörtüsü taktıkları için değerli olmak istemiyor. Ancak,
muhafazkarlar -özellikle erkekler- bunu anlamamakta direniyor.
***
Çok açık bir şekilde görülüyor ki
önümüzdeki seçimler de geçmişteki seçimlerde yaşadığımız gibi yine etnik-dini
bir kutuplaşma gölgesine hapsedilecek.
Vallahi bu ülkeye de bu ülkenin geleceği
olan çocuklara da yazık. Biz yaşayanlar bunu fazlası ile hakkediyoruz ama el
insaf bari bu çirkin mirası çocuklarımıza bırakmayalım.
Bıkmadık mı etnik çekişmeden, mezhepçilik
belasından, laikmiş anti-laikmiş kavgasından. Hani 80 milyonu
kucaklayacaktık?
Yıllardır, bu ülkede mülakat ile
alım yapılan önemli kademelerin dini, etnik ya da ideolojik gerekçelerle bazı
kesimlere kapalı olduğu ortada iken ve hemen her seçimde bu nedenlerle, halkı
kutuplaştırıp mevzi korumak adına bazı kesimleri kriminalize ederken biz hangi
kucaklaşmadan bahsediyoruz.
Bizim bu çirkinliklerimizi Almanlar
deştiğinde de kusura bakmayın ama kimseye söyleyecek tek lafımız olamaz.
Almanya’ya kendi Kürd’ünü kendi Alevi’sini üretiyor demekten vazgeçip biz bu
çarkı nasıl kırarız diye düşünmek ve çözüm arayışında olmamız gerekmiyor
mu?
Bir şeylerde yapmak gerekiyor ama ne gerek
var değil mi? Salın gitsin, nasılsa mesele sadece iktidar olmak!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.