15 Ocak 2021 Cuma

İndirgemecilik ve Entegrizm/Hüseyin Özhazar

“Toplumsal yaşamdaki gelenekler, örfler, âdetler, kurallar insan hürriyetinin önündeki en büyük engellerdir. Gelenekçi/muhafazakâr, güvenliği özgürlüğe tercih etmiş, yaratıcı fikirlerden/hareketlerden vazgeçmiş bir cemiyet adamıdır. Bunlar asırlarca aynı alışkanlığı tekrarlamaktan huzur duyarlar. Örflerini değiştirmek, onların bir uzvunu kesmek gibidir.” (Nurettin Topçu)

Felsefi olarak indirgemecilik; karmaşık olay, ilişki veya düzenliliklerin daha basit faktör, ilişki veya düzenliliklerle açıklanabileceğini savunan yaklaşım olarak ifade edilebilir. Çok sayıda etkenin rol aldığı bir sürecin çözümlemesini tek faktöre-boyuta indirgeyerek yapmaktır. Mesela, bütün toplumsal kurumların ekonomik altyapıya indirgenmesi, bütün zihinsel etkinliklerin beynin birer fonksiyonu olarak görülmesi, bütün sosyal ilişkilerin psikolojik faktörlere veya insan davranışlarına indirgenmesi gibi tutumlar böyledir.

İndirgemeci yaklaşım çok sebepli sosyal olayları tek sebebe dayalı olarak açıklar. Sahip olduğu anlayışı ve yaşam biçimini seçkin ve mutlak hakikat olarak görür. Bir çerçeve çizer, bundan asla ödün vermez. Tek bir anlayış, yaşam ve inanış tarzı söz konusudur ve bu anlayışın çılgınca evrenselleştirilmesi arzusu vardır. Halbuki sosyal olaylar hiç de indirgemecilerin düşündüğü gibi değildir; çünkü sosyal olaylar iç içe girmiş nedenlerden oluşmaktadır, çokluk ve çeşitlilik söz konusudur.

İslami hareket açısından bakıldığında ise indirgemecilik derken daha çok, meselelerin çok yönlü oluşunun ihmal edilmesi, söylemlerin retorik hâlini alması, ezberlenmiş kalıp yaklaşımlarla bütün sorunların çözümleneceğine inanılması anlayışına vurgu yapılmaya çalışılmaktadır. Hangi mesele olursa olsun problemlerin çözümünün belli başlı bazı konuların halliyle gerçekleşeceğine inanılması İslami yapılar için ciddi bir problem olarak görülmelidir.

Karşı karşıya kalınan her meselenin tevhid ve şirk gibi, takva ve samimiyet gibi bazı kavramlarla açıklanmaya çalışılması, bütün meselelerin anasının ekonomik olduğunun söylenmesi, ancak bu ana meselenin İslami olarak çözülmesiyle diğer meselelerin çözümleneceğinin ifadesi ve benzeri tutumlar bu duruma örnek gösterilebilir.

İslami yapıların kadükleşmesindeki temel problemlerden birinin bu çerçevede değerlendirilebilecek indirgemecilik olduğu ifade edilebilir. Bu anlayışın, engizisyon uygulamalarının da önünü açabilecek bir potansiyele sahip olduğu unutulmamalıdır. Daha çok cehaletten ve dışa kapalılıktan kaynaklanan, ezberlenmiş, kalıplaştırılıp sloganlaştırılmış, zamandan, coğrafyadan ve toplumdan bağımsız ifade edilen düşünce, fikir ve yaklaşımların kimseye fayda getirmeyeceği bilinmelidir.

İslami mücadele, zamanın ruhuyla örtüştürülmeden sloganlarla ve beylik sözlerle sürdürülemez. Cemil Meriç’in ifadesiyle söyleyecek olursak; “Slogan, ancak ilkelin ideolojisidir.” Tek başına slogan atılarak sorunların çözüldüğü vaki değildir.

Belki burada entegrizmden de bahsetmek gerekir. Entegrizm, modern hayatın kendi dinamikleri içerisinde meydana gelen her türlü değişim ve gelişime karşı müthiş bir direnç geliştirme ve bir nevi "kemikleşme" hâli olarak ifade edilebilir. Bu hâl siyasette de devlette de din ve diyanette de cari olabilir. Burada ele alınan kısım dinî-İslamî entegrizmdir.

Roger Garaudy dinî entegrizmi “modern hayatın şartlarına uyum sağlamayı reddeden bazı Katoliklerin kafa yapısı”, dinî bir faaliyet içerisinde her türlü gelişmeye veya her türlü değişime karşı sertleşme ve kemikleşme hali” diye tanımlar. Ona göre ister Yahudi ve Hıristiyan kökenli olsun, ister İslam kökenli olsun, günümüzde tüm entegrizmler gelecek için en büyük tehlikedir. Entegrizmlerin muzaffer olması demek bütün beşerî toplulukların kendi içlerine kapanmış halde çatışmaya hazır fanatik gruplara dönüşmesi demektir.

Entegrizm siyasi veya dinî bir anlayışı tarihin bir önceki sahip olduğu kültür yapısı veya müesseseleriyle özdeş kılmaktır. Diyalogdan uzak durmak, kendi yapısını ve fikirlerini hakikat olarak telakki etmektir. İster siyasi ister dinî olsun, adeta ilâhî bir seçimle, mutlak kemale ermiş kesin bir hakikati temellük etmek ve başkalarının fikirlerine hiç değer vermeyip sırf kendi görüşünü dikte etmek iddiasındaki tüm söylemler ve hareketler entegrizm kategorisinde yer alır. Dolayısıyla entegrist de bir bakıma totaliter anlamı taşır.

Hareketsizlik, uyumsuzluk, geçmişe dönüş özlemi, sıkı gelenekçilik, taassup, içe kapanma, dogmacılık gibi vasıflarla tebarüz eden entegrist tutumun geçmişte ve günümüzde birçok versiyonundan söz edilebilir.

Çevrenize dikkatle baktığınızda ne çok entegristle birlikte yaşadığınızı görebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.