Çünkü sorumluluk onda.
Evet, MHP Cumhur
İttiakı’nın bileşeni ama Hükümet ortağı değil. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Ak
Partili. Bu ülkenin Adalet bakanı Ak Partili. Bu ülkenin İçişleri Bakanı Ak
Partili. Can güvenliğini onlardan bekleyeceğiz, Hukuku onlardan bekleyeceğiz,
Adaletin icrasını onlardan bekleyeceğiz.
Bir eski
milletvekili resmen Ankara’nın göbeğinde cinayet teşebbüsüne maruz kalıyor.
Gazetecilere saldırılıyor. Partinin bir yetkilisi “Bu hareketin delisi
çoktur talimat dinlemezler” diyerek bir yandan saldırıyı üzerinden atmaya
çalışıyor ama diğer yandan da “aklından zoru olanlar”ın sorumlu
tutulacağı – tutulamayacağı saldırılar olabileceği tehdidinde bulunuyor.
Bitmiyor, Partinin
genel başkanı, gazetecilerin – arkadaşlarımızın ismini vererek zehir zemberek
ifadelerde bulunuyor.
Ne bunlar?
Bir tepki mi,
eleştiri mi, “yanlış düşünüyorsunuz” gibi bir itiraz mı?
Hiçbirisi değil. O
tavırlar medeni tavırlar. Ve gazeteci, yazar olarak her birimiz bu tarz medeni
tartışmalara açığız.
Ama yapılan o
değil. Resmen tehdit üslubu benimseniyor. Gözünü karartmış bir üslup söz
konusu.
Bu tehdit algısını
gazeteciler ya da MHP’yi eleştiren siyasetçiler mi görmeli, yoksa ülkenin can
güvenliğinden sorumlu Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı ya da Adalet Bakanı mı?
Daha doğrusu top yekün Hükümet mi?
Hangi
ülkede yaşıyoruz Allah aşkına?
Ne yani, MHP
iktidrı ayakta tutan İttifak’ın paydaşı diye, Cumhurbaşkanı’nın olan bitene
duyarsız kalacağına mı inanmalıyız?
Ne yani, “Cumhurbaşkanı
İttifak’ın tabanı aşınıyor diye yeni ittifak arayışlarına girmişken, MHP’nin
her tavrına boyun eğmek zorunda” tarzındaki yorumlara mı itibar
etmeliyiz?
MHP Genel
Başkanı’nı ve yönetim kadrosunu uyarmak faydasız gibi görünüyor. Ortaya konan
ürünler, akıldan değil öfkeden üretiliyor.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan yeni ziyaret etti Bahçeli’yi evinde. Bu hiddetli üslup görüşülmüş müdür
acaba? Bunun Ak Parti’ye yüklediği bedel masaya yatırılmış mıdır? Yoksa “Eli
mahkum” bir ilişki mi söz konusudur?
Bir ara
Bahçeli’den, “ülkücü gençleri sokaktan çeken insan” diye söz edilirdi.
Şimdi ülkücü gençlere sokak misyonu yükleyen beyanlar çıkıyor parti
çevrelerinden. Bahçeli’nin beyanları ise tam da fiili saldırıların
gerçekleştiği bir iklimde isim isim hedef göstererek kendi tabirleriyle “Hareketin
delileri”ni suça yöneltici nitelik kazanıyor. Ne yani Ak Parti’nin
yapamadığını yapacak ekipler bulunduğu için bir de medyun-u şükran duygular mı
yaşanması gerekiyor?
Ak Parti’nin bu
ittifaka mecburiyet yüzünden ödediği başka bedelleri yazıp duruyorum, ama şu
bedel başka bir bedel. Can güvenliği başka hiçbir şeye benzemez. Şimdi o alan
su alıyor.
Bence evine bir
kere daha gidin Bahçeli’nin sayın Cumhurbaşkanı. “Hareketin delileri”ni
tutsun MHP lideri, bir de kendi öfkesini… Bu yüksek tansiyon hiçbir ülkeye
hayır getirmez.
TÜRKEŞ’TEN
ANLAMLI “AZGIN MİLLİYETÇİLİK” UYARISI
Alparslan
Türkeş’in oğlu ve aynı zamanda AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş ilginç bir yazı
yayınladı. “Azgın milliyetçilik: 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde dünya ve
Türkiye’deki gelişmeler üzerine” başlıklı 5 sayfalık yazının sunumunda
şu ifadeler kullanıldı:
“Açıkça
ifade ediyorum ki; ben filizlenen bu azgın milliyetçiliğe karşıyım. Azgın
milliyetçiliğin hiçbir fikri derinliği bulunmaz. Yarının Türkiye’siyle ilgili
hiçbir fikri yoktur. Sözü de hareketi de salt kaba kuvvettir. Bu nedenle de
milleti temsil edemez” diye belirtti.
Her sözün
yazıldığı - söylendiği zaman ve mekanda özel anlamları -adresleri vardır.
1930’larda Avrupa’yı ve dünyayı ateşe atan “Hitlerciliği” de “azgın
milliyetçilik örneği” olarak niteleyen Tuğrul Türkeş’in yazısından bir
bölüm şöyle:
“Etnik veya
kültürel bir “anti” tasavvur üzerinden kurgulanan hiçbir milliyetçiliğin
varacağı nokta müspet olmaz, olamaz. Etnik köken – din – mezhep üçlüsü
üzerinden bir “karşıtlık” zemininde
yükselmek isteyen milliyetçilikler hüsrana uğramaya ve dahi hızlıca yere
çakılmaya mahkumdur. Tarih de, akıl da sağduyu da böyle söylüyor.
Bu
istikamette kısır popülizme, pratikte hiçbir karşılık üretemeyen kaba
sloganlara ve salt hamasetten beslenmeye muhtaç bir milliyetçilik şablonunun
dünya genelinde alan kazandığı aşikardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.