Türkiye’de yeni bir heyecan ikliminin
oluştuğu belli. “Ana akım” medyanın görmediği ama alternatif iletişim
kanallarından başlayıp toplumun kılcal damarlarına intikal eden bir heyecan bu.
İki isim etrafında oluşan iki yeni siyasi
hareket bu heyecanın kaynağı.
Bir şeylere tekabül ettikleri açık ki
heyecan üretiyorlar.
Mesela her gün hemen tüm kanallarda toplum
önüne çıkan, üstelik statü sahibi isimlerin ürettiği bir heyecandan söz
edilemiyor. Aksine her çıkış “fazlalık” gibi, “medyanın tepe tepe kullanılışı”
gibi gözüküyor, bir tür yıpranmayı derinleştiriyor.
Heyecan iki isimle bağlantılı, dedik,
aslında onlar bilinmeyen – tanınmayan isimler değil.
Ama belki de bilindikleri için, bilinir
olmaktan yola çıktıkları için heyecan kaynağı oluyorlar.
Üstelik üzerlerine dün birlikte yol
yürüdükleri dostları tarafından “İhanet” yaftası vurulmasına rağmen heyecanla
karşılanıyorlar.
Bunda en belirgin sebep ne olabilir?
Sanırım, mevcut gidişi değiştirebilme
ümidi.
Ak Parti ve MHP’nin organik ortaklığı,
Doğu Perincek’in 28 Şubat heyecanlarıyla (!) dışardan desteklediği siyasi
iktidar sayısal olarak en güçlü günlerini yaşıyor. Tüm devleti kullanıyor. Tüm
medyayı kullanıyor.
Ama sanki bir süredir ürkmüş gibi bir
görüntü veriyor. “Bu heyecan ne ki?”
İlginç bir tespit şu olmalı: MHP Ak Parti
üzerinden derin bir iktidar sürdürüyor. Perincekgiller, “başka bir iktidar”
heyecanı yaşıyorlar, asıl tedirginlik Ak Parti cenahında. MHP’ye mecburiyet,
evet mutlak otorite olmayı getirdi, ama ortada Ak Parti kimliği kalmadı. Başka
bir parti kimliği oluştu. Eminim birçok Ak Parti mahfilinde şimdi “Biz bize mi
benziyoruz MHP’ye mi?” sorusu soruluyordur.
Ak Parti uzunca bir zamandır kendi kendisi
ile sancılı, bir, Cumhur ittifakı ile sancılı, iki, ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi ile sancılı, üç. “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan nerede dursun?”
sorusunun içe sinen bir cevabına ulaşılmış değil. Cumhurbaşkanı olsa parti
başkanlığı sakil duruyor, parti başkanlığından kopsa Cumhurbaşkanlığında rahat
edemiyor. Sorun derin.
İki adam. Ahmet Davutoğlu’na güvenmiş,
Başbakanlığı emanet etmişsiniz, Ali Babacan’a ekonomiyi. Onları tanıyorsunuz.
Şimdi niye sizin yanınızda değiller? Üstelik şimdi niye, yeni siyasi
hareketlerin mimarı olmaya soyundular? Üstelik bunun ne kadar çetin bir iş
olduğunu bildikleri halde?
Terslik, “Başbakanlığı verip başbakanlık
yapmamasını istemek”ten başlıyor aslında. Sonra paçalarına birtakım odakları
saldırtmaktan. Sonra parti içinden Başbakanınıza karşı kumpas kurmaktan.
Partili herkesi “Başbakanını arkadan hançerleyen adamlar” haline getirmekten.
“Temiz kalalım, şeffaf olalım, üzerimize düşen sorumluluğun hakkını verelim”
demekten başka suç isnat edilemeyen insanı güdümlü medya köşelerine –
Pelikanlara yem yapmaktan…
Terslik, ekonomiyi alıp yıllarca yüz
ağartan bir performansla Ak Parti iktidarlarının karnesini küresel seviyede
yüksek notlarla dolduran, üstelik en küçük bir akçeli probleme imkân vermeyen
bir insanı, Saray danışmanlarıyla harcama sürecinin devreye sokulmasından
başlıyor.
Ak Parti tabanı, muhafazakâr camia, Ahmet
Davutoğlu’nu da tanıyor Ali Babacan’ı da. Nâsıyesi (alınları) temiz kalmış
insanlar onlar.
Çıktılar ve konuşmaya başladılar. “Şunlar
yanlış” diyorlar, “Şu iş tutuş tarzı yanlış” diyorlar. “Geldiğimiz yer yanlış”
diyorlar. “Misyona ağır bir bedel ödetiliyor” diyorlar.
“Türkiye bunu hak etmiyor” diyorlar. İyi
şeyleri inkâr etmiyorlar. Geçmiş dostlukları çamura bulamıyorlar. Ama
“Değerlerimiz bizden öncelikli, Türkiye bizden öncelikli” de diyorlar.
Aslında kimse onlara “Söyledikleriniz
yanlış” demiyor. Bilinip de söylenmeyeni söylediklerini herkes biliyor. Halının
altına süpürülünce kirlerin kaybolmadığını, onları ortaya çıkarıp temizleme –
temizlenme sürecini başlatmanın doğru olacağını ifade ediyorlar.
Devleti biliyorlar. Devletin içinden
geldiler çünkü. Dünyayı biliyorlar. Görevleri zamanında dünya ile temasın bütün
varyasyonlarını yaşadılar çünkü.
Onun için Babacan’ın bazı şeylerin “Parmak
çıtlatırcasına” kolay çözüleceğini söylemesi, MHP için “Harry Potter”dan mülhem
“Ali Potter” alayına konu olsa da yadırganmıyor. Bilirseniz parmak
çıtlatırsınız, bilmezseniz efsunlu işler içinde görürsünüz.
Tarihin tekerleği farklı dönmeye başladı.
Bana göre kimlik değiştirmiyor Davutoğlu ve Babacan, kendi kimlikleri içinde
“Türkiye bileşkeleri” oluşturarak yeni, zor bir işe soyunuyor, bir hizmet
çığırı açmaya çalışıyorlar.
Birlikte olsalardı, seslerini duyar
gibiyim. Kim bilir belki o günler de gelir, kim bilir belki böyle çıkmanın da
artıları olabilir, kim bilir belki şu an böylesi rasyoneldi, kim bilir belki de
o sesler haklıdır…
Her şey bir yana “Heyecan” gerçek. Bu
heyecanın ne anlama geldiğini en iyi Ak Parti’nin kuruluş günlerini yaşayanlar
bilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.