Denebilir ki Muharrem İnce provokasyon
yaptı. Çok bilinen bir uygulamayı şov için kullandı. Üstelik kendisine araya
Cumhurbaşkanının konuşmasının gireceği bildirilmişti.
Bekleseydi, Cumhurbaşkanı’nın konuşması –
konuşmaları bittikten sonra kendisi ile söyleşiye devam edilebilirdi. Hatta
kendisine isterse stüdyoda tepkisini ortaya koyabileceği bile söylenmiş, o da
kabul etmişti. Ama yayını terk etmek yoktu. O onu tercih etti.
***
İnce’nin sözleri kaçınılmaz olarak gündem
oldu. Sertti. Medya patronlarına tepkiliydi. Cumhurbaşkanı’na tepkiliydi. Şu
sözler onun:
“35 televizyonda Erdoğan konuşuyor.
Erdoğan’ın babasının malı değildir Türkiye Cumhuriyeti. 35 televizyonda o
konuşsun, bir tanesinde de ben konuşayım. Ne diye sözümü kesiyorsunuz? Erdoğan
bu memleketin kurucusu değil, sahibi değil. Çağırıyorsanız, konuşturacaksanız.
Size değil patronlarınıza söylüyorum.”
Ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim başkanı
Fahrettin Altun’un açıklaması geliyor. Altun, İnce’nin Cumhurbaşkanı ile ilgili
sözlerinin “haksız, mesnetsiz ve ağır ithamlar” içerdiğini bu “suçlayıcı tavrın
kabul edilemez” bulunduğunu belirttikten sonra İnce’nin karşı karşıya kaldığı
uygulamayı “özel bir televizyon kanalının tamamen kendi hür iradesiyle
belirlediği yayın tercihleri” olarak niteliyor ve açıklamayı şöyle tamamlıyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren her
bir medya kuruluşu özgürce görüşlerini ve yayın tercihlerini yansıtmakta, yasal
çerçeve içerisinde faaliyetlerine bir kısıtlama olmaksızın devam
edebilmektedir. Sayın İnce’nin bu tavrı medya camiamıza da iftira mahiyeti
taşımaktadır.”
Muharrem İnce’nin tavrı nasıl
yorumlanırsa yorumlansın ortada üzerinde durulması gereken üç konu var:
BİR: Cumhurbaşkanı’nın, parti
başkanı olarak yaptıkları dahil her konuşmasının, her türlü yayın kesilerek tüm
haber kanallarında veriliyor olması.
İKİ: Bu işleri tv kanallarının
özgür tercihleri ile yapıyor olmaları iddiası.
ÜÇ: Medyanın özgürlük sorunu.
Şimdi bunları biraz açalım:
Cumhurbaşkanının her konuşmasının tüm
haber kanallarında veriliyor olması, mesela “İletişim Başkanı” olarak Fahrettin
Altun ya da AK Parti propaganda birimleri tarafından nasıl karşılanıyor,
bilmiyorum. Bunun mesela insanlarda 40 öğün bal ile kaymak yeme tadı verip
vermediği, pırt diye devreye giren bir Cumhurbaşkanı konuşmasının seyirciyi
-mesela gençleri- nasıl etkilediği konusunu masaya yatırmak “Acaba sayın
Cumhurbaşkanı üzülür mü?” gibi bir cesaret meselesi olarak değerlendirilmemeli,
derim ben. Azıcık iletişim hassasiyeti olan bir kişi – ekip, Muharrem İnce’nin
tepkisini bu işlere yeniden bakmak için fırsat olarak bile değerlendirebilir,
diye düşünüyorum.
Bu işleri tv kanallarının özgür iradeleri
ile yapıyor olduğu iddiasına gelince bu dünyayı azıcık bilen bir insan için bu
iddianın yanına nanik yapan bir emoji konsa herhalde yerinde olur. Bunu
Fahrettin Altun’un da bildiği kesindir. Ama bazı rejimlerin dili çok açık
bilinen gerçeklerin bile böyle ifadelendirilmesi örnekleriyle doludur.
Medyanın özgürlük sorununa gelince bir
nanik emojisi de burası için gerekiyor.
Şayet bu özgürlükse medyanın çok çok geniş
bir kesiminin “özgür biçimde kendi kendini köleleştirmeyi tercih ettiği”
sonucuna varmak gerekiyor. Hizaya gelmiş bir medya yapısı. Özel sermaye
yapıları oluşturulmuş, özel kadrolar oluşturulmuş, hizaya gelmekte gecikenlerin
ahizenin öteki ucunda ağlatıldığı ve hepsi de “özgürce belirlenmiş!” medya! Ne
garip, alternatif kanallarda farklı ses arayan ve azıcık ışıltı gördüğünde heyecanlanan
bir Türkiye var diğer yanda.
Şöyle sorayım: Yukardan bir irade, tam da
Fahrettin Altun’un söylediği gibi “Bundan böyle herkes özgürce yayın yapabilir”
gibi bir açıklama yapsa ve medya buna gerçekten inansa medya yapısı bugünkü
gibi mi olur? En özgür yazanın bile kendi kendisine uyguladığı “Oto sansür”
olgusu niye var Türkiye’de?
Bunu bir âkil devlet adamı yargı için
söylemişti: “Yukardan bir irade ‘Yargı özgürce karar versin’ gibi bir açıklama
yapsa, yargı camiası da bunun sahici bir tavır olduğuna inansa yargıdaki adalet
sorunu çözülür.”
Muharrem İnce bir çarpıklığı patlatmış oldu.
Provokasyonsa budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.