1980 sonrasının verilerine bakabiliyoruz.
Buna göre;
Darbe yılı 1980’de bile 15+ yaş işsizlik
oranı 5,2 olmuş. Bugün ise (2019) bu oran 7,3.
Türkiye son 40 yılda böyle kötü bir
ekonomi görmedi.
Tarihi bir işsizlik yaşanıyor.
İşsizlik demek fakirlik demektir;
yoksulluk, açlık, sefalet demektir.
İşsizlik yüzünden ülke nüfusu gerilemeye
başlayacak. Mülteciler olmasa zaten düşüşe başlanmıştı bile.
***
15+ yaş nüfusun işsizlik oranı yüzde 5,0’e
geldiğinde, hatta 5,1’e vardığında seçmen yönetimi cezalandırıyordu.
Şimdi bu oran 7,3 ama seçmen hala iktidar
olan AK Parti ve ittifak ortağı MHP’ye yüzde 50 oy verdi. Hatta yüzde 51.0...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener
“Tencere affetmez” diyor ama olmuyor.
Tenceresi kaynamayan kesim daha çok oy
veriyor.
Ülke tarihi işsizlik ve fakirlik içinde
ama sandığa yansıyan bir şey yok. “Aç kalırız yedirmeyiz” söylemi gerçekten
işliyor.
Millet aç kalmayı tercih ediyor.
Kendisinin cebine para gireceğine 3-5
büyük müteahhittin cebine para girmesini daha çok istiyor.
Millet yemiyor ama yediriyor.
Millet içmiyor ama içiriyor.
Göz nuru gibi, evladı gibi Hazine
Garantili Müteahhitlerine bakıyor.
Geçmediği yolun parasını ödüyor,
kullanmadığı limanın kirasını ödüyor, gitmediği hastanenin masrafını
karşılıyor.
Hiç itiraz etmiyor.
Cebinde ne varsa ne yoksa çıkartıp siyasi
liderliğine veriyor.
Gerçi 25 kuruşluk poşet parasında biraz
ses ettiler ama, neyse.
***
Mesela Millet o kadar milliyetçi ki,
gurbettekiler bile reislerine bayılıyor.
Çifte vatandaşlık seçiyorlar ama
reisçiliği de çok güzel oynuyorlar.
Mesela dün KARAR Gazetesinin manşet
haberinde vardı: AK Partili gençler bile Türkiye’den gitmek istiyorlar.
“Ülkeden de gideriz ama yedirmeyiz.”
Çok ilginç bir durum var yani. Tencere ne
kadar boş kalırsa sandık o kadar doluyor bu ülkede. Açlık sefalet ne kadar çok
olursa, iktidar o kadar sağlam oluyor bu ülkede.
Aslında bildiğimiz, yabancı olmadığımız
bir davranış bu. Venezuela benzer süreç yaşadı. Şimdi aç ve yoksulluk içinde
ülke olarak zayıflıyorlar ama Maduro bütün seçimleri nerede ise kazanıyor.
Zaten kazanamadığı seçimleri de iptal edip yeniden kazanana kadar yaptırıyor.
***
Bakınız toplum değişti bu ülkede.
Eskiden dünyevi unsurlar ile seçimler
yapılabiliyordu; ama artık uhrevi unsurlar seçimleri belirliyor. O nedenle
ülkede realite değil, inançlar daha etkili hale geliyor.
Burada ne anlatmaya çalışıyorum?
Toplumun ayarları ile epey oynanmış
durumda. Din ve milliyetçiliğin aşırı tozu toplumda bazı sorunlar ortaya
çıkarttı.
Muhalefetin bu ortamda ‘tencere çöker
sandıkta giderler’ düşüncesi işlemeyebilir. Hatta işlemiyor da...
Artık toplumu yeni baştan ele alıp
değerlendirmek gerekiyor.
Bir taraftan benliğin kazanılması
gerekiyor;
Diğer yandan da giden umutların yeniden
yeşertilmesi.
Genç ve dinamik bir ülkeyiz. Aynı zamanda
yüksek girişimcilik kabiliyeti olan ülkeyiz. Ama aynı zamanda yokluğu
benimsemiş ve yüksek işsizlik ile ülkeyi kurtardığımızı zannediyoruz.
Aslında ülkeyi batıran bir düşünce
yapısının ülkeyi kurtardığını sanması her şeyi açıklamıyor mu?
O nedenle Muhalefetin yeniden söylemlerini
ve bekleyişlerini düşünmesi gerekiyor.
İşimizin oldukça zor olduğunu bir kez daha
söyleyip bırakalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.