İslam tarihinde genellikle dini otorite,
siyasi otoriteye tabi oldu; bağımsız bir dini kurum gelişmedi.
Şiilikte durum farklıdır. Ayetullahlar
daima siyasi iradeye meydan okuma gücüne, vakıflar yoluyla sağlam mali
kaynaklara sahip oldular.
Osmanlı’da şahsiyetli ve dirayetli
şeyhülislamlar padişahın yanlış emirlerini reddettiler, uyarıdan geri
durmadılar. Ama şeyhülislam siyasi iradenin atamasıyla geldiği için, gitmeyi
göze almadan bağımsız davranması kolay değildi.
Tarihte maalesef birçok ‘siyasi fetva’
örneği vardır.
SİYASİ DAVRANIŞLAR
Cumhuriyet, aynı geleneğe uygun olarak
‘din işleri’ni devlete bağlı Diyanet kurumuyla düzenledi. Diyanet üzerine çok
ağır baskılar da oldu.
Ancak bu manen yüksek ve mesuliyetli
görevi üstenen başkanlar, iktidarların günlük siyasi ihtiyaçlarına göre fetva
vermekten, açıklamalar yapmaktan uzak durdular. Kanundaki “itikat, ibadet ve
ahlak” konularına odaklanmaya özen gösterdiler.
Şimdi öyle mi?
Malum, virüs tahribatına karşı
vatandaşlara yardım götürmede iktidarla muhalefet belediyeleri arasında bir
yarış var. İktidar belediyelerin yardım toplamasını, hatta aşevlerini ve ekmek
dağıtımını bile engelliyor.
Böyle partiler arası “yardım” yarışında
Diyanet’in tavrı ne olmalıydı?
DiN İşleri Yüksek Kurulu şu fetvayı verdi:
“Zekatların bu günlerde ulusal düzeyde
başlatılan dayanışma kampanyaları vasıtasıyla toplanıp hak sahiplerine
ulaştırılması da caizdir”
Açıkça iktidarın kampanyasına destek veren
bir ‘fetva’ bu!
Misaller çoğaltılabilir… Madem Diyanet
“sosyal mesafeli” bir Cuma namazını gerekli buldu, niye eski Diyanet Başkanı
muhterem alim Ahmet Hamdi Akseki’nin ismini taşıyan, dahası Diyanet’in
bahçesinde bulunan camide değil de Beştepe’deki camide?!
İLMİHAL NE DİYOR?
Hangi fıkıh kitabında, hangi muteber
İslami kaynakta, zekat ve diğer yardımların “ulusal düzeyde başlatılan
kampanyalara verilmesi” kavramı var?!
Belediyelere, başka kurumlara verilirse
caiz değil mi?!
Bu konuda Diyanet’ten aydınlatıcı bir
açıklama bekliyorum.
Diyanetin 2011 yılında yayınladığı iki
ciltlik İlmihal’e baktım. Benim çok değer verdiğim bir başvuru kitabıdır.
Muhterem Ali Bardakoğlu Hocamız zamanında yayınlanmıştı. Şöyle diyor:
“Günümüzde zekatın toplanması ve
dağıtımının sosyal bir organizasyonla gerçekleştirilmesinde, sandık sandık veya
fon oluşturularak toplumun en ücra köşelerine kadar uzanan bir bilgi ve dağıtım
ağı kurulmasında yarar bulunmaktadır…” (Cilt I, s. 490)
Bu organizasyonu merkezi yönetim yapar da
mahalli yönetim yapamaz mı?!
Elbette yapabilir. Mesele, hangi
organizasyon olursa olsun, şeffaf, hesap verir, yolsuzluk sezilirse
soruşturulabilir olmasıdır.
Diyanet niye açıkça belediyeleri dışlayan,
iktidara destek veren bir fetva çıkardı?
‘Ulul emr’ mi diyecekler?!
Diyanet, böyle siyasi bir tanım yapmadan,
İlmihal’de olduğu gibi nötr bir yardım fetvası veremez miydi? Bu daha İslami
olmaz mıydı?
Dikkat ediyor musunuz, siyaset dini
değerleri nasıl araçsallaştırıyor?
‘ANLAM VE HİKMET’
Hiçbir Müslüman unutmamalıdır: Bir iktidar
kavgasında mızrakların ucuna Kuran-ı Kerim sayfalarının takılması, evet, o gün
sonucu belirlemiştir! Fakat bunun asırlar boyunca bütün İslam tarihinde oluk
oluk kan akmasına, yüreklerdeki yaranın hala kanamasına yol açacağını kimse
bilmiyordu.
Siyasette dini kullanmanın vebalinden
ürkmek gerekir!
Bu vebali herkesten çok Diyanet
duymalıdır.
Siyasetin dinle ilgili görevi çağımız
düzeyinde bir din, vicdan, fikir ve ifade hürriyeti sağlamaktan ibarettir. Dini
siyasallaştırmak onun manevi ve ahlaki içeriğini boşaltır, Müslümanları
kamplara ayırır.
Hem insanların can derdine düştüğü,
ekonomilerin sallandığı bir dönemde, insanları yardımlaşmaya çağırmak
gerekirken, Diyanet Başkanı’nın hutbe konusu zina ve eşcinsellik mi olmalıydı?
Eski Diyanet Başkanı Prof. Mehmet
Görmez’in dünkü mesajı şöyle:
“İnsanlık tarihinin en büyük musibetiyle
karşı karşıya kaldığımız bu zor zamanda ve evlerimizde mahsur kaldığımız bu
mübarek Ramazan’ın rahmet ikliminde daha anlamlı ve daha hikmetli bir yaklaşım
içerisinde olunması ve bu zamansız tartışmaya son verilmesi en samimi
temennimdir.”
Dikkat ettiniz mi, “anlam ve hikmet”
diyor. Asıl kaybettiğimiz bu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.