El hak iyi dövüyorsunuz.
Copla
olmazsa sözlerinizle.
Ağzınızdan “Terörist”
lafı eksik olmuyor. “Vandal” mı demeli yoksa? Oradaki öğrencileri
tanımlamak için daha başka aşağılayıcı kelime yok mu?
Rektörü bir kere
tayin ettik, bu tayin yetkisi kutsalımız, ona dokundurtmayız, o kutsalı koruma
uğruna gerekirse her türlü güç kullanılır. İktidar çevrelerinden birisi “Ölümüne
ölümüne” lafını bile kullandı bu ara.
“Boğaziçi’nin
dünyaca tanınmışlığı”nı kim takar! Herkes haddini bilecek! Zaten
hafızalarımızda bir “Gezi heyulası” dolaşıp duruyor. Kimse bizim
endişelerimizle oynamasın.
***
Gençlerle iletişim
dilimiz bu mu olacak?
Bu üslubu evde
çocuklarınıza karşı kullanın bakalım önce. Nasıl tepki alacaksınız?
Cumhurbaşkanı
iseniz, iktidarsanız, siyasetçi olarak “Temsil”e soyunmuşsanız, memleket
halkı aileniz, gençler, çocuklar çocuklarınız sayılır.
Çocuklarınız
kopuyor be kardeşim sizden.
Aynı inanç
değerlerini taşıdığınız evlatlarınız bile kopuyor sizden.
Ak Parti’nin oy
kitlesinde gençlerin oranı düşmüyor mu? Evlatlar anne-babalarından farklı
siyasi tavır geliştirmiyorlar mı? “Yaaa baba – anne şunlar da yapılır mı?”
diye konuşmuyorlar mı?
“Kültür
işini halledemedik” demediniz mi?
“Eğitim
işini halledemedik” demediniz mi?
Tabanda “Aile
sancısı” en derin boyutlarda tartışılmıyor mu?
“Z kuşağı” ile ilişkiniz nasıl?
Gençlerin yurt
dışına gidiş çabası size ne söylüyor? İşsiz gençlerle iletişiminiz ne durumda?
Her boyuttaki
kimlik sancılarını “Terör, sapkınlık” boyutlarında mı ele almak
gerekiyor?
Maalesef bütün
dünyada bir LGBT problemi var, olay dünyanın birçok ülkesinde eşcinsel evlilik
boyutlarına kadar uzandı. Kimi ülkelerde bakanlık, vs seviyesinde eşcinsel
evlilik görüntülerine rastlanıyor. Bütün dünyada öncelikle her inanç grubundan
muhafazakar diye tanımlanabilecek çevreler bunu ciddi sorun olarak telakki
ediyor ve yaygınlaşmasını önlemeye çalışıyorlar. Konu “olayın insanlık
açısından ne olduğu, bir hastalık mı, tedavi edilebilir mi, tabii bir tercih
mi, buradan nereye gidilir?” boyutlarında tartışılıyor. Bir yandan
dışlamalara, fiili saldırılara karşı koruma da görüyor.
Meselenin
Türkiye’de de tartışıldığı bir vakıa. Yaygınlaşma var mı, yoksa görünülürlük
arttığı için yaygınlaşma intibaı mı ortaya çıkıyor, bunlar değerlendirilebilir.
Ama “gençlikte
sorun” başlığı açıldığında bunun altına onlarca madde sıralanabilir.
Muhafazakar iktidarlar - Toplum kesimleri de “kimlik sorunu”nu
önemserler. Aslında anne-babalar da yetişme çağındaki çocuklarının kişilik
değişimleri konusunda hassastırlar.
Ama aile koçları,
danışmanları, psikiyatristler, bütün anne-babalara, bir çocuk sorunu ile
kendilerine başvurulduğunda hassasiyet - itina - soğukkanlılık - anlayış tavsiye
ederler. Şiddet önermezler. Aksine şiddetin gençleri daha da irrite edeceğini
belirtirler. Koparsınız evladınızdan. O sizden kopamıyorsa içine kapanır, size
kapatır kendisini.
Diyelim çocuğunuz
sizin siyasi çizginizi sorguluyor, sizin kimi inanç eğilimlerinizi sorguluyor,
sizin bir cemaate bağlılığınızı sorguluyor, sizin birbirinizle ilişkinizdeki
savrukluğu - iletişimsizliği sorguluyor, diyelim çocuğunuz sizin sağlıklı
görmediğiniz kitapları okuyor, internet sitelerinde dolaşıyor, diyelim yanlış
arkadaşlar ediniyor, diyelim uyuşturucu sokağına saptı, bunaldı, içine kapandı
vs. diyelim diyelim… Genç intihar girişimleri var, intihar…
Ne yapacaksınız?
Saçından tutup
sürüklüyor musunuz? Elinize sopa alıp eşek sudan gelinceye kadar dövüyor
musunuz? Kafasının içine ya da kalbine mengene mi geçiriyorsunuz? “Bundan
böyle şu şu kitapları okuyacak, şu sitelerden başkasına girmeyecek, şu
dizilerden başkasını seyretmeyecek, şu isimlerden başkası ile arkadaş
olmayacaksınız” mı diyorsunuz? Elinizde şırınga yüreğine belli ölçüler
mi enjekte ediyorsunuz?
Muhafazakar diye
bilinen psikiyatristlere gidin, sorun, size sıra sıra anne-baba-çocuk hikayesi
anlatsınlar.
Şehir
Üniversitesini hizaya getirdiniz.
Boğaziçi’ni de
Erdoğan – Bahçeli’nin direktifleri ve Süleyman Soylu’nun dirayeti(!) ile bir
hale - yola sokacaksınız. Bütün üniversiteler “Yukardan” belirlenen
rektörler sayesinde hizaya girecek.
Peki ülkenin
yetişmiş insan sorunu çözülecek mi? Dünya sıralamasına kaç üniversite
sokacağız?
Gençlik sorunu
çözülecek mi? Deizm – meizm savruluşu sona erecek mi? LGBT olgusunun altındaki
sebep her ne ise, o tespit edilip çare bulunacak mı?
19 yıllık bir
iktidar söz konusu.
Ülke gençliği ile
iletişim geriye mi gidiyor ileriye mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.