Zannediliyor ki, bazı insanlar iki yüzlü bir karaktere sahip oldukları için münafık olurlar veya münafıklaşırlar, münafıklığın tek karakteri de bu olabilir!
Hiç de öyle değildir!
Gayet düzgün karakterli, dürüst, açık
sözlü, içi dışı bir insanlar da bazı durumlarda münafıklaşabilir.
İkiyüzlülük ve içi dışı bir olmamak tabii
ki büyük bir ahlaki zafiyettir. Ama sözkonusu din olunca, onun ürettiği
atmosfer ahlaklı ve düzgün insanları bile münafıklara dönüştürebilir,
dönüstürüyor da...
Münafıklık, gücü ele geçiren çoğulcu
bakışlara izin vermeyen mutlakçı ve dogmatik bakışın bu bakışı dayatması ve karşıt olanları şiddet ve
dışlamayla tehdit etmesi yüzünden, benimsemediği ve farklı düşündüğü halde,
pragmatik amaclarla veya korku nedeniyle sanki inanıyormuş ve hakim düşünceyi
benimsiyormuş gibi yapmaktır.
Bazı insanlar menfaaatlerini önceleyerek
inanmadıkları halde inanıyor gibi yapabilir. Muhtemelen Medine ortamındaki
münafıkların bir kısmı böyleydi. Mekke'de münafıklık yoktu. Çünkü fayda
Müslüman olmakta değil onun karşısında yer almaktaydı. Medine'de ibre
Müslümanlardan yana dönünce, şehrin yeni şartlarında oluşan siyasi ve ekonomik
faydalardan yararlanmak isteyenler, aslında yeni dini benimsemedikleri halde,
sanki benimsiyor gibi davranmış ve münafıklığı tercih etmistir. İşin aslı, onlar
için esas olan menfaatleri olduğu için hangi dinden olduklarının da bir önemi
yoktur. Örneklerini bugün AK Parti iktidarının icinde çok fazla görüyoruz.
Baştan bu yazının başlığını
"Münafıklığa Övgü" koymayı düşünmüstüm. Tabii ki buradaki övgü,
inaçlarını, düşüncelerini ve tarafını menfaatin belirlediği münafık tiplere
övgü anlamında değildir. Bu tip münafıklık, ahlaki bir düşüklük ve hatta kabul
edilemez bir rezalettir.
Ama dinsel baskı ortamlarının yarattığı
başka bir münafık tipi daha vardır ki, bazı durumlarda bu tipe bürünmek, gayet
anlaşılır hatta kacınılmaz bir tutum gibi görünüyor. Dini iktidar veya baskı
ortamında, engizisyon, linç, sürgün, katl, dışlanma/afaroz korkusu yüzünden
düşünceleri farklı olduğu halde sessiz kalmak ve inanıyor gibi yaparak
münafıklığı hayat tarzına çevirmek kaçınılmaz tavırlardan birine dönüsüveriyor.
Din iki yüzlüleştirir.
Dini iktidar münafıklaştırır.
Münafıklığın kaynağı dini baskı ortamlarıdır.
Diğer yandan münafıklığın da dogmatik
inancların da panzehiri özgür ortamlardır.
Oysa dinler özgür ortamları sevmez.
Çünkü özgür ortamlar, sorgulamak ve farklı
düşünceleri benimsemek anlamına gelir. Bu ise dinin ve inancların acıkça
tartısılır hale gelmesine yol açar. Bu tür ortamlarda dogmatik inanclar
zayıflar. Çünkü baskılardan kurtulmak için münafıklık yapmaya ihtiyaç
duymayanlar inançlara karşı görüşlerini açıkça ifade edebilirler ve
tartışabilirler. Bunların karşısında kırılgan, zayıf ve temelsiz kalan din
tutunamaz. Din ancak iktidar ve gücü arkasına alarak ve muhaliflerini baskıyla
susturarak, sorgulayanları cehennemle korkutarak varlığını sürdürebilir. Şissst
böyle düşünme günah! İnananların zihninde daima bu ifade yankılanır.
Günümüzde ilahiyat camiasındaki birçok
şahıs münafıklığı tercih etmektedir. Çünkü gerçek düsüncelerini açıklamanın
bedeli çok ağırdır. Bazı ilahiyatçılar düsüncelerini onaylatmak için dini
kaynaklardan ve tarihten referanslar bularak veya icerden konuşuyormuş gibi yaparak
gerçek düsüncelerini gizlemekte veya sapkın görülen veya ortodoksi ile çelişen
bakışlarına dayanaklar bulmaya çalışmaktadırlar.
Tarihte islam filozofları ve mutasavvuflar
bu münafıkça yöntemi uyguladılar. Kur'an kavramlarına kendi indi görüşlerini giydirdiler.
Yunan felsefesini veya mistik düşünceyi Kurani kavramları kalkan ederek dile
getirmeye çalıstılar. Açıkça ifade etmek varken bu yollara tevessül etmelerinin
yani münafıklık yapmalarının nedeni, dini baskılar ve özgür tartışma ortamının
yokluğuydu.
Münafıklığın dayanılmaz hafifliğine ve
güven veren ılıklığına teslim olan ilahiyatçılar kadar Zaytungluk bir haber
olarak servis edilen ateist imam meselesi sadece şakaya konu bir haber değil,
bir gerçektir. Evet bizzat tanıdığım çok sayıda ateist ya da deist imam var.
Mesleklerini profesyonelce yürütüyorlar. Abdestlerini alıp namazlarını
kıldırıyorlar. Aceleye gelirse abdestsiz kıldıranlar da varmış. 🙂 Ateist din dersi öğretmenlerini saymıyorum bile.
Hatta bunların bazısı başörtülü. Sırf baskılar nedeniyle tesettüre
bürünüyorlar. Daha extereme örnekler vereyim: Escinsel bir imama ne dersiniz!
Ya da lezbiyen bir gassala! Bu kadarı da fazla bunu kimse kaldıramaz
diyeceksiniz. Doğru kaldıramaz. Bu nedenle onlar da münafıklık yapıp cinsel
tercihlerini herkesten gizliyorlar.
Sağolasın münafıklık, iyi ki varsın! 🙂
Ben ise nerede bir kuyu görsem içine taş
atmazsam duramıyorum.
Köyün delisi olmayı, söyler gibi yapıp siz
anlayın ya da anlayan anlıyor demeye; lafı evire çevire uzatıp üç cümleyle
anlatılacak bir şeyi üç saat anlatamayarak dinleyenleri baymaya; onlar mitleri,
masalları, saçma metafizik mülahazaları hakikat diye yutturmaya çalışırken
baskılardan yılıp artık benim buralarda isim yok, köşeme çekiliyorum demeye
tercih ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.