Türkün bünyesine, Türkün dünyasına uygun
değil çünkü.
Bize karşı atom bombası kadar güçlü, gavura karşı ise sinek kadar güçsüz, bu sahte
olağan üstü güçlü bedevilerden bıktık artık.
Arada dağlar kadar arılık duruluk, arada
dağlar kadar ilim irfan, arada dağlar kadar soy sop, gelenek görenek, kültür ve aidiyet farkı var.
Din sosuna batırılmış habis bir ur gibi
içten içe çürüten, içten içe kuşatan, ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
Afyonun nerede ne zaman patlayacağı, haşhaşilerin sinsi bir yılan gibi nerede
ne zaman sokacağı, nerede ne zaman bir
Şerif Hüseyin, nerede ne zaman bir Şeyh Said, nerede ne zaman bir Hasan Sabbah, nerede ne zaman yeni bir Feto
çıkacağı belli değil.
İstediğiniz kadar İslam olun, aynı zamanda
Türk olmadığınız sürece, bu milletin manevi dünyasında size asla yer yok.
Rahmetli Erol Güngör’ün azınlıklar için
söylediği söz tıpa tıp size de uyuyor vesselam.
Belki kafamızı karıştıracak, belki bizi
biraz uğraştıracaksınız, ama eninde sonunda bu bünyeden muhakkak atılacaksınız.
Herkes kafasına şunu iyice soksun!
İstedikleri kadar şeyh, istedikleri kadar, gavs, istedikleri kadar kutup
olsunlar. İstedikleri kadar takla atıp, istedikleri kadar allayıp pullasınlar.
İstedikleri kadar uçup, istedikleri kadar ALLAH DOSTU (!) palavralarıyla milleti kandırsınlar
İçinde Türk olmayan, Türkün ruhu olmayan,
her şey bu millet için, bu coğrafya için, bu devlet için bir BEKA meselesidir .
Bunu kafamıza küçük harflerle değil, büyük
ve kalın harflerle muhakkak kazımak zorundayız.
Kazımadığımız müddetçe Feto ve türevleri
ne ilk ne de son olarak bu milleti can evinden vurmaya devam edeceklerdir.
Bataklık varsa sinek, sinek varsa sıtma muhakkak vardır.
Bu batağın çaresi, temiz suyun gürül gürül
çağlayacağı Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletidir.
Tarikatçı değilim, çünkü aklımı kim olursa
olsun kimseye ipotek edemem, ama çağdaş demokrasi, insan hak ve hürriyeti ve
Türk milliyetçiliğindeki inançlara saygı prensibi gereği, tercihlerini böyle
belirleyen bütün arkadaşlara saygılıyım. Umarım onlar da bana saygılı olurlar.
İlim için lazım olan aklın, din için de
lazım olduğuna inanalardanım. Çünkü akla değer vermeyen ümmetlerin sonu cennet
değil cehennemdir. Esarettir,uşaklıktır, rezilliktir,pisliktir.
Bunu görmek için ille alim olmaya gerek
yok. Ağzına kadar hacı, hoca, seyyit, gavs, kutup, şeyh, şıh dolu islam
dünyasına bakmak yeter de artar bile.
Biliyorsunuz Türk milliyetçiliği çok
sorgulandı. Özellikle de tarikatlar tarafından, ama Allah’a şükür milliyetçilik
her sorgunun altından alnının akıyla çıktı. Fakat aynı şeyi tarikat ve
cemaatler için söyleyemeyiz. Rezaletin biri bitmeden diğeri başlıyor.
Parelellik, ihanet, ticaret, sapıklık, sahtekarlık, yobazlık, ajanlık, rüşvet,
iltimas, sahtecilik… Skandalın haramın günahın ardı arkası kesilmiyor.
Tevazu insanlık erdem ve güzel ahlakın
yaşanması gereken yerlerde insan bu rezillikleri saymaya utanıyor.
Şimdi hepsi bunları, kendilerinin değil,
başka tarikat ve cemaatlerin yaptığını, zaten onların gerçek tarikat ve cemaat
olmayıp gerçek tarikat ve cemaatin kendileri olduğunu ispatlamanın
telaşındalar.
Yani anlayacağınız sorgulayacak başka şey
bulamayıp Türkün hayat damarı Türk milliyetçiliğini sorgulayanlar şimdi
Çalap’ın tokatıyla çetin bir imtihanda.
Oysa, daha Mehdiliğe, ceza evinde
ülkücülere yaşattıklarına, bir birinden
mübarek mübareklere, aklın aklını oynattığı ritüellere, şarlatanlara, istila
için ülkenin dört bir yanında mantar gibi biten, her biri bir birinden karanlık
odağın oyuncağı tapınak şövalyelerine daha sıra gelmedi.
Düşüne biliyor musunuz bu ülkenin
insanları yıllarca kadının saçının bir tek teli görülsün mü, görülmesin mi diye
bir birine düşman edilirken
televizyonlarda çatır çatır, çırıl çıplak
kadın mürit oynatan pezevenkler
yıllarca tarikatçılık cemaatçilik
cakası sattı bu ülkeye.
Ne yalan söyliyeyim Çağın en aydın
hareketinin, çağın en cahil insanlarıyla, çağın en temiz hareketinin, çağın en
rezil insanlarıyla sorguya çekilmesi ağrıma gidiyor. Yaptıklarına bakacak
olursanız demekki boşa hedef seçmemişler milliyetçiliği.
Tarikatçı arkadaşlarıma milli ve manevi
dünyamızın teminatı milliyetçiliği bir
kez daha düşünmelerini öneriyorum. 15 Temmuzdan sonra efendim biz zaten
milliyetçiyiz gibi komik takiyyelere hiç gerek yok. Milliyetçi olsanız ağzına
kadar ermiş, derviş, pir, dede, Alperen , veli dolu Anadulu’da üç kıtada
İslamın bayraktarlığını yapan Türk ulularını bırakıp Arap bedevizminin meçhul
ulularının (!) peşine düşmezsiniz.
Tarikatçı olacaksanız Ahmet Yesevi gibi,
Yunus gibi, Hacı Bektaş gibi, Tapduk Emre gibi, Ahi Evran gibi Hacı Bayram gibi
yerli ve milli olacaksınız yabancı
değil.
‘’Gelin canlar bir olalım’’ Diyeceksiniz
ki sözünüz Adriyatik’ten Çin Seddine bütün bir Türk dünyasında yankılanacak.
‘’Bir kez gönül yıktın ise kıldığınız
namaz namaz değildir’’ Diyemiyorsanız susacaksınız.
Halep ordaysa arşın burada. Bu iş öyle
yanmaz kefen, sırattan geçiren terlik, deve sidiği, cezbe,
rüya,
papağan gibi eski alimlerinin sözlerini nakletmek hele hele de fütursuz
ve hadsizce Allah ve Resulünü bu işe alet etmekle olmuyor. ‘’Dervişlik olsaydı taç ile hırka,
biz dahi alırdık otuza kırka’’
Şeyhleriniz,tarikatlarınız varsa bir
keramati bizden olan kurtulur diye
zümrecilikle değil, Türk tarikat ve ulularında ki gibi, millet için, insanlık
için çıkacak ortaya.
‘’Gel gör beni aşk neyledi’’ Diyemeyen
aşkın,
‘’Yaradılanı hoş gördük yaratandan ötürü’’
Diyemeyen sevginin postuna oturmayacak. Arkadaş.
‘’Dinine dizlerinle değil, kalbinle
bağlan’’ Diyebilen bir şeyh olmadıktan sonra o tarikatın ne önemi var.
Bu asil millet için ‘’Bir olalım iri
olalım diri olalım’’,’’Eline beline diline sahip ol’’ ,’’ bölüşerek tok,
bölünerek yok oluruz’’Diyen milli şuura sahip Türk ulularını ne zaman
keşfedeceksiniz acaba?
‘’Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde,
hakkın yarattığı her şey yerli yerinde, bizim nazarımızda, kadın erkek farkı
yok. Noksanlık, eksiklik, senin görüşlerinde’’ Diyebilseydi şeyhleriniz,
tarikatlarınız yobazlık ve sapıklık suçlamalarına bu kadar maruz kalır mıydı
acaba?
‘’İlim beşikte başlar mezarda biter’’
‘’En büyük keramet çalışmaktır’’ Diyen
mutasavvıflardan sonra kusura bakmayında çalışmadan saltanat süren şeyhler pek
akılcı gelmiyor insana.
‘’İncinsende incitme ‘’
‘’Kadınlarınızı okutunuz, kadınları
okumayan millet yükselemez’’ Sözünü kim niye söylemiş acaba?
‘’İslam’ın temeli güzel ahlak; ahlâkın özü
bilgi; bilginin özü akıldır’’ Diyen pirlerden sonra acaba aklı ipotek etmek
niye nasıl ve nerden çöreklendi bu coğrafyaya?
‘’Kuvvetini mazluma değil zalime kullan’’
Sözü yerine fırıl fırıl iktidar peşinde koşmak tarikatçılık cemeatçilik Allah
dostluğu mu oluyor şimdi?
‘’Hararet nardadır sacda değil, Keramet
baştadır, taç da değil. Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs de Mekke de hac da
değil’’
‘’Çalışmadan geçinenler bizden değildir’’
Sözünden ders almayan şeyh şeyh olabilir mi?
‘’Eşine işine aşına özen göster’’
‘’Hak ile sabır dileyip, bize gelen
bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp, bizi geçen bizdendir’’ Sözlerini hiç duydunuz mu acaba?
‘’İslami hükümleri tam bilmeyen , tatbik
etmeyen bir kimse, evliyalık yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun imanını şeytan
çalar’’ Diyen yesevi demek ki boşa dememiş bu sözleri.
Anlayacağınız bütün tarikat ve cemaatler
iktidar sofrasında nimet yarışına girip bizi Ortadoğu batağına çekerken,
Türkistan uluları ‘’Padişah huzurunda dahi olsanız hakkı ve hakikati
söylemekten çekinmeyiniz’’ Diyerek hala aydınlatmaya devam ediyorlar
bizleri.
Öyle görünüyor ki biz ne dersek deyelim
tarikat ve cemaatler
Mesele ister küresel güçler, ister gizli
ve açık yürütülen Arap milliyetçiliği, ister cahillik, ister Vahabi
selefiyeciliği ve ister yobazlıktan geçinen din tüccarları olsun Türkün
ilelebet süren varlık mücadelesinde Türkün en hayati varlık sorunları olmaya
devam edecektir"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.