Birkaç gün önce belki birkaç eski dosta da rastlarız düşüncesiyle Ankara Çukurambar’daki Liman Kitap Kahve’ye uğramış ve felsefe bölümünden -bizim Giresun ağzıyla- 'yolda izde' çerez niyetine okunacak birkaç kitap satın almıştım.
Bunlardan biri, Epiktetos’a nispet edilen “İçsel
Huzur İyi Yaşamın Kapısını Açar” (çev. Cengiz Erengil, Beta Kitap, İstanbul
2019) adlı çok küçük hacimli bir kitaptı. Bu kitap kadim bir filozoftan
mervi/menkul olmakla birlikte dil ve üslup bakımından “Cin Ali” isimli hikâye
kitapları kadar kolay anlaşılabilir bir metin ve muhtevaya sahipti. Kitabı
birkaç saat içerisinde baştan sona okuduktan sonra, “Demek ki ahlak, erdem,
mutlu yaşam gibi esaslı konuları son derece basit ve anlaşılabilir bir dille
anlatmakla da basbayağı felsefe yapılabilir” şeklindeki fikrimi bir kez
daha pekiştirdim. Dolayısıyla bizim entelektüel çevrelerde felsefe denince, bir
fikrin alabildiğince karmaşık ve çetrefil şekilde anlatma sanatı gibi
algılanmasında ciddi bir sıkıntı olduğuna ilişkin kanaatimi de böylece teyit
ettim.
***
… Denizli-Pamukkale diyarında dünyaya
gelmiş bir Yunan filozofu olan Epiktetos’tur. Mutluluk ve mutlu yaşam idesi
etrafında şekillenmiş Stoacı felsefeye mensubiyetiyle tanınan Epiktetos
ağırlıklı olarak erdemli insan, mutlu yaşam gibi konulara kafa yormuştur.
Örnek kabilinden birkaç pasaj aktarmak gerekirse, Epiktetos şöyle der: Aslında olayların kendileri bizi incitmez ve engelleyemez. Başka insanlar da bizi incitmez ve engelleyemez. Bize sorun yaratan şey, tutumlarımız ve tepkilerimizdir. Bu yüzden, ölüm bile kendi içinde ve dışında büyük bir ilgi gerektirmez. Korkunç olan, bizim ölümle ilgili kanılarımız, ölüm fikrimizdir… Başkalarının size hayran olmasına bağımlı olmayın. Bunda hiçbir güç/iktidar yoktur. Kişisel erdeminiz harici bir kaynaktan üretilemez. Dahası, kişisel erdeminiz arkadaşlarınızda bulunmadığı gibi başka insanların size gösterdikleri saygıda da bulunmaz. Kendi erdeminizi kendiniz yaratın...
Hayat içerisinde karşılaştığımız her zorluk bize içe dönmek ve kendi iç kaynaklarımızı anımsamak için bir fırsat sunar. Yakınmadan, sabırla katlandığımız tecrübeler bize kendi güçlerimizi tanımamız için sunulmuş birer fırsattır. Sağduyulu insanlar, olayların ötesine bakarlar ve onu iyi bir şekilde nasıl kullanabileceklerinin alışkanlığını oluşturmaya çalışırlar… Üzüntü ve korku ile engellenmemiş bir yaşam sürerek açlıktan ölmek endişe, şiddetli korku, kaygı, kuşku ve dizginlenemeyen tutkularla yaşanan zengin bir yaşamdan çok daha iyidir. Hayattaki en değerli amaç özgürlüktür. Bu özgürlük kendi kontrol alanımızın dışındaki şeylere aldırmayarak, onları kale almayarak kazanılır… Yenilmez olmayı istiyor musunuz? O zaman, üzerinde gerçek bir kontrolünüz olmayan şeylerle mücadeleye girmeyin. Sizin mutluluğunuz üç şeye dayanır: İradeniz, karşılaştığınız olaylarla ilgili fikirleriniz ve bu fikirleri işleme biçiminiz. Asıl mutluluk dış koşullardan bağımsızdır. Bu yüzden, dış koşullara kayıtsız, ilgisiz kalın. Sizin mutluluğunuz yalnızca içinizde bulunabilir… Neyi düşünürseniz, o olursunuz. Olan biten olaylara boş ve batıl inançların etkisinde kalarak anlamlar yüklemekten kaçının… Geleceği düşünürken, bütün durumların, bizim onlardan nasıl etkileneceğimizden, neler hissedeceğimizden bağımsız olarak bunları dikkate almadan oluştuklarını hatırlayın. Bizi etkileyen, bizi sarsan şey, olayların kendileri değil, beklentilerimiz, kaygılarımız ve korkularımızdır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.