Devletle vatandaş arasında helallik ilişkisi yoktur. Vatandaşın hakları, devletin görevleri vardır. Devlet görevini yerine getiremediği için vatandaş zarar görüyorsa, bu zararı gidermenin yolu vatandaşa "Hakkını helal et, zararını sineye çek" demek değildir
Devlet yönetmek sorumluluğu olan
ciddi bir iştir.
Şirket yönetir gibi devlet yönetilmez.
Devlet anayasaya, yasalara,
kurallara bağlı olarak yönetilir. Devlet yönetmenin sorumluluğu vardır. Devleti
kafanıza göre yönetemezsiniz. Devlet yönetmenin temel amacı ülkenin çıkarlarını
korumak, halkın refahını, güvenliğini, mutluluğunu sağlamak ve adalet
dağıtmaktır.
Devlet kâr elde etmek için
yönetilmez. Kişilerin, partilerin, şirketlerin çıkarlarına göre devlet yönetmek
suç oluşturur.
Devlet suç örgütleriyle, suç örgütü
liderleriyle birlikte de yönetilmez. Devletle bu örgütlerin ve kişilerin temas
kuracağı tek yer mahkemelerdir.
Devlet vatandaşının hak ve özgürlüklerini
korumak, onurlu, insanca bir yaşam sürmelerini sağlamak zorundadır.
Anayasanın devleti yönetenlere yüklediği
sorumluluk budur.
Böyle olması gerektiği halde Türkiye'de
devletin son dönemlerde bu kuralların dışında yönetildiğini gösteren birçok
olay yaşandı.
Helallik konusundan başlayalım.
Helallik istemek yasalarda yeri olan
hukuki bir müessese değildir. Dini bir müessesidir.
Devletle vatandaş arasında helallik
ilişkisi yoktur. Vatandaşın hakları, devletin görevleri vardır. Devlet görevini
yerine getiremediği için vatandaş zarar görüyorsa, bu zararı gidermenin yolu
vatandaşa "Hakkını helal et, zararını sineye çek" demek
değildir. Devletin görevi vatandaşını zarara uğratmamak, mağdur etmemek,
haksızlık yapmamaktır. Eğer yapmışsa zararını telafi etmek, mağduriyetini
gidermek, haksızlığı ortadan kaldırmak devletin görevidir.
Helallik ancak vatandaşla vatandaş
arasında konu olabilir ve kendi bilecekleri iştir.
Devleti yönetenler hem devletin itibarını
hem vatandaşın onurunu korumak zorundadır.
Devletin ülkeye turist çekebilmek
için kendi vatandaşını aşağılaması, onurunu kırması kabul edilemez Turist çağıran
reklam videosunda, vatandaşını "Keyfine bak, ben aşılıyım"
yazan maskeyle parya gibi göstermek devletin itibarıyla ve vatandaşın onuruyla
oynamaktır. Devleti yönetmekle şirketini yönetmek arasında fark
görmeyen zihniyet bakanlık yapınca sonuç da böyle olur.
Devletin yapması gereken vatandaşlarını
korumak için Türkiye'ye gelecek her turistten aşı belgesi isteneceğini
açıklamaktır. "Turistin göreceği herkesi aşılayacağız" demek
yerine "Vatandaşımızın göreceği her turist aşılanmış olacaktır"
demek gerekir.
Devletin organize suç örgütleriyle tek işi
onları yargı önüne çıkarmaktır.
Başka işi olmaz.
Ancak yaşananlar ilişkinin böyle
olmadığını gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanı, organize suç örgütü
lideriyle söz düellosuna giriyor, suçlamalarını ispata çağırıyor, "İspatlanırsa
idama razıyım" diyor. Şimdi iktidar sözcüleri tarafından "organize
suç örgütü lideri, mafya artığı, mafyatik kişi" olarak tanımlanan aynı
kişinin kısa bir süre önce aynı iktidar tarafından sırtı sıvazlanan, birlikte
fotoğraf çektirilen kişi olduğu da biliniyor. Ayrıca aynı kişiye Rize'de
iktidar yanlısı miting yaptırıldığı, kürsüye çıkıp siyasi nutuk attığı,
muhalifleri tehdit ettiği, "oluk oluk kan akıtmaktan,
akademisyenlerin kanında duş
almaktan" söz ettiği de biliniyor.
Cezaevinden ülkeyi yönetenlere ağır
hakaretler içiren mektuplar gönderen ve yine aynı iktidar tarafından
cezaevinden çıkarılan bir başkası ana muhalefet liderini kazığa oturmakla
tehdit edebiliyor.
Yaşanan olaylardan organize suç örgütü
liderlerinin siyasetin ve devletin tam merkezinde oldukları,
mafya-tarikat-ticaret-siyaset ilişkisinin, çıkarlar çatışıncaya kadar tıkır
tıkır işlediği anlaşılıyor.
Organize suç örgütleriyle devlet
yetkililerinin nasıl bir ilişki içinde oldukları ifşa olunca, iktidar
sorumluluğu her zaman yaptığı gibi Kemal Kılıçdaroğlu'na, Meral
Akşener ve özgür gazetecilik yapmaya çalışan yayın organlarına yüklüyor.
"İktidar mensuplarıyla ilgili
olarak ortaya atılan suçlamaların, yürütülen söz düellosunun, Kılıçdaroğlu'yla,
Akşener'le, gazetecilik yapmaya çalışan yayın organlarıyla ne alakası
var," sorusuna yanıt verme zahmeti bile gösterilmiyor.
İktidar, devlet yönetmenin, sorumluluğu
olan ciddi bir iş olduğu gerçeğini umursamıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.