Hani devlet aklı diyorlar ya, öyle bir akıl varsa, onun referansı tarih olsa gerek. Şair ve hekim Abdülhak Molla'nın bundan 150 yıl öncesinden adeta bugüne seslenerek demiş ki "Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh; Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh." Günümüz Türkçesi ile: "Bütün devletler kurtuluş başarısını bu ibretlik sözde bulur; Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol." Latincedeki ünlü “si vispacem para bellum” yani “barış istiyorsan savaşa hazır ol” batıdan gelen bir uyarı. Kimseyle durduk yerde savaşmayacaksın tabi ki, ama Yunan İzmir’den girmişse, Afyona gelmişse, siz Ankara’yı Kayseri’ye taşımak için hazırlık yapıyorsanız, Yunan’la savaşmamış olurduk. Savaşmasa mıydık? Zaten sonunda “rakıyı içince anladık Yunanla kardeş olduğumuzu”!?
İyi, İsrail, Gazze’den sonra Kudüs’ü ,
Kıbrıs’ı , Sina’yı , Litani’nin güneyini , Golan’ı ve Cebeli Dürzü, oradan da
Ürdün sınırından Davut koridorundan Tenef Amerikan üssü’ne, oradan Fırat’tan
Arz-ı Mevud topraklarına doğru ilerlemek istiyor. Eğer Gazze’ye yol
açacaksanız, Hatay’dan Urfa’ya kadar olan alanı da boşaltalım. Orayı nereye
tehcir ederiz bilmiyorum. O zaman İsrail'le çatışmayız. Zaten onlar da bizimle
çatışmak istemiyor. Trump, çatışmadan Bronson taktiği ile Ankara’yı ikna
edeceğini düşünüyor. Bizi silahsızlandırılmış bir Lübnan’ı ve kurulacak
silahtan arındırılmış Filistin devleti için bizi garantör yapmak istiyor. O
zaman hem Gazzelileri kabul edersek 10 milyar dolar, hem Doğu Akdeniz
petrollerinde ortaklık verecek. Tabi başka talepleri de var. Eskişehir, Afyon,
Balıkesir havzasındaki nadir elementlerin işlenmesini de istiyor. Zaten,
İsrail, Golan'ı, Cebel-i Dürzü, Lübnan'ı işgal ettiği yetmiyormuş gibi, Davud
koridorunu da işgal etti. Turpun büyüğü heybede, bir de “İbrahim koridoru” var!
Şama 15 Km kadar yaklaştı. Türkiye'ye devredilen askeri üssü de vurdu. Tamam
sırtınızı dönün ve onların geldiği yerde geri çekilin çatışma olmaz. Gazzelilerin bir kısmını
Mısır’a ve Sina’ya yerleştireceklermiş, bir kısmını Somaliye göndereceklermiş.
Bakın bu Afganistan, Somali, Kosova,
bunların hepsinde ABD ile birlikteydik!. Biz gittiğimizde 1 Somali vardı, bugün
3 Somali var. Ülke 3’e bölündü. Şimdi bir de Etopya’ya okyanusa ulaşması için
koridor açıyoruz. Bu arada ABD’ye gidemeyen Somalilerin bir kısmı da Ankara’da
Keçiören'e yerleştirildi ve orada bir mahalle oluşturdular. Etopya’daki
Falaşaları Filistin topraklarına taşıdılar, Filistin’deki Gazzelileri o
topraklardan tehcir etmek istiyorlar. Afganistan’daki Türk Birliği’nin Raşit
Dostum’un yönetiminde korucu olarak kullandığı Özbek asıllı Afganlılar, Taliban
iktidara gelince Türkiye’nin yolunu tuttular. Onlar niye geliyor sandınız!. Ah
Dostum, ah! Ne kadar çok dostumuz var!? Kosova’da da NATO bayrağı altında
oradayız. Şimdi Avrupa savunması için, Rusya’ya karşı savaşmak üzere 30.000
asker talepleri var. Bu göçmenleri
askere alıp, cepheye mi sürsek!? (Tevbe esdağfurullah) “Varlığım Avrupa
Birliğine armağan olsun” dememizi istiyorlar. Gazze için İsrail’e karşı
savaşacak gücümüz yok, Ukrayna için Rusya’ya karşı savaşacak gücümüz var mı
yani! Ya sahi, madem “Gazze’yi verip kurtuluyoruz”, bu doğru bir akılsa KKTC’yi
de verelim kurtulalım. AB yolu da açılır. En azından bir engel daha kalkmış
olur!? (Tevbe estağfurullah). Sahi Azerbaycan, yanına İsrail'i alıp Karabağ
için niye savaştı ki? Bu Güneydoğuyu da aynı şekilde, Kürtler zaten Fırat’tan
Tenef üzerinden doğu Akdeniz'e uzanacaklarsa, Arzı Mev’udu da İsrail istiyor
“ne istedilerse verecek miyiz, geçmişte FETÖ’ye yaptığımız gibi. Biz AB askeri
gücüne katılarak Ukrayna'yı savunmak için
asker gönderecek olursak Kırımı da bize verecekleri söyleniyor..
Gürcistan’ı, Ermenistan’ı da bize bağlarlarsa, verdiğimizden daha fazla toprak
almış oluruz! Şimdi böyle mi düşünmeye başlamamız gerekiyor, Gazze’nin
tehcirini meşru bir model alırsak!
Burası sıkıntılı bir coğrafya, Alparslan
niye bizi getirdi ki buraya, bizde kendimize yeni bir Alparslan bulsak ta
Moğolistan’a geri dönsek, ata yurduna. Hani Avrupa da bizi destekler, Çin’le
savaşır bu arada Doğu Türkistan’ı da kurtarırız belki. Hay Allah, niye bunu
düşünmedik ki, sahi Doğu Türkistanlılar da Kazakistan’a doğru Hicret etse ya!
Buna fetva bulmak hiç de zor değil, Gazze için böyle fetva verenler olduktan
sonra. Hatırlıyor musunuz, Somali’deki Türk birliğinin başın da Çevik Bir
vardı, Kosova da.. Hani şu 28 Şubatın ünlü generali. NATO’cular, Türk, İslam,
Osmanlı imajının içine laikçi bir Kemalisti gizlemişlerdi. Bakın bugün Gazze’yi
bombalayan İsrailli pilotların bir kısmı, İsrail kimliği ile Konya'da eğitim
aldı, bir kısmı batılı ülkelerin pasaportu ile eğitim aldı.
Bugüne geldiğimizde 970 İsrailli pilot ve
yedek asker, Netanyahu'yu Gazze'de esirlere değil, kişisel çıkarlarına öncelik
vermekle suçladığı mektubu sebebi ile ordudan atılmakla tehdit ediliyor.
Düşünüyorum da hangi İslam ülkesinde askerler Gazze’ye yardım konusunda
hükümete çağrı yapabilir.
Asıl sorun İsrail’in vahşeti kadar
Müslüman ”Lider”lerin(!?) korkaklığıdır. Trump’i peşinden koşanlarla ilgili
söylediği aşağılamayı hak edenlerdir. Türkiye’ye Yahudi göçü hiç konuşuluyor
mu? Chabat’tan söz ediyorum. (Bu arada, biz Ümeyye Camisi’nin halılarını
yenilerken Chabat, Dürzi bölgesinde ilk Havrayı açtı bile) KKTC, Türkiye,
Azerbaycan bitti, Türk dünyasına doğru genişliyorlar, Karay ve Hazara devleti
için. Türk vatandaşı yerleşik Yahudi’den daha çok bugün İthal Yahudi var
Türkiye’de. Bakın bu cinayet işlenirse, Filistin diasporasının bir gün bu
topraklara geri dönme, daha önceki Hicret’in geri dönüş yolları da kapatılmış
olur. Bu yol kapanırsa, Suriye diasporasının da geri dönüş yolları, yani
Medine’den Mekke’ye dönüş yolları kapatılmış olur.
Bu akılsızlıkla devam edilirse,
Suriye’deki rejimin meşruiyeti tartışmalı hale gelir. ÖSO Suriye rejim asker ve
polislerinden kaçan, muhalif unsurlardan oluşuyordu. Bu yapı, AB’nin ve
USAID’in desteğinde, göçmenleri Türkiye sınır bölgesinde tutulması ve Türkiye
üzerinden batıya geçişinin önlenmesi için güvenli bölge bölgesel savunma gücü
olarak örgütlendi. Sonra, daha önce dışlanan, aşiret reislerinin yerel savunma
birlikleri de bu çatı altında kontrol altına alındı. Sonra bu örgütler bir anda
yerel yönetim oluşturulmadan kendilerini Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan olarak
atadılar. Anayasayı ilan ettiler. Diasporadan hala haber yok. Medine’ye
göçenlerin Mekke’ye dönüş yolları kapalı. Türkiye de bu anlamda bir sorumluluk
üslenmiş değil. Asıl rejim muhalifleri bunlar ve asıl beyin takımı, bu günleri
bekleyenler ve bu inancı canlı tutanlar bunlardı!
Suriye ve Filistin diasporası kendi
topraklarına dönmeden ortaya çıkacak siyasi yapılar, gerçeği kurulmasın diye
uydurulan Truva atı devletçikler olacaktır. Bakın Avrupa’da ilk Milli Görüş
Hareketi, bu toprağın çocuğu bir doktor tarafından başlatıldı. Bu hareketi
Avrupa’da ilk başlatan Dr. Zeynel Abidin
idi. (Allah ondan razı olsun. Allah rahmet eylesin). Erbakan 12 Martta
İsviçreye gittiğinde ona orada, o bölgeden gidenler sahip çıktı. İsviçre
Lugano’da Galib Himmet diye bir iş adamı hem Erbakan’ı evinde misafir etti, hem
de Avrupa’daki örgütlenmeye destek verdiler. Milli Görüş hareketinin Suriye ve
Filistin diasporasına maddi ve manevi bir borcu vardır. Eğer bu gün, bu
hareketin devamı olan bir hareket, Gazze Sürgününü destekleyen ve Suriye’ye
Diasporanın geri dönüşüne karşı bir adım atacak olursa, bu reddimiras ve bu
davaya ihanet anlamına gelecektir.
Hadi, “Allah (cc) Arz-ı Mevud topraklarını
İsrailoğulları’na vadetti, burada onların izni ile kalabiliriz yoksa bu
toprakları İsrail'e vermeliyiz” diye de çağrıda bulunun. Hadi bu
“yiğid”(!?)liği gösterin!?.. Hicret çağrısı yapanlar! Bakın kendinize yazık
ediyorsunuz. Mekke’de onları savunacak kimse yoktu. Bunca İslam ülkesinin orta
yerinde bir avuç Müslümana sahip çıkamıyorsak, İsrail’den önce Allah’ın gazabı
o ülkelerin yöneticilerini ve buna zulüm konusunda sessiz kalan, hatta
İşgalcilerin önünü açacak planları tavsiye edenleri vurur. Kendi cihad görevini
yapmayıp, direnenleri direnmekten vazgeçmeye çağıranları vurur. Allah (cc)
bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak, mazlumlara yardım etmek
istemektedir. Biz görevimizi yapmayıp, Allah (cc)’in bu işi halletmesini
isteyenler var ya, sahi Allah onları niçin yaratmıştı ki. Allah meleklerini,
Ebabil kuşlarını gönderip bu işi halledecekse, o zaman o zalimleri yakacak
ateş, dilsiz Şeytanları da vuracaktır. Çünkü onlar yaratılış gayesini hesaba
katmadan dünya menfaati gözeterek
korkakça bir teklifte bulunmaktadır. O zaman çokça tevbe edelim ve
imanımızı gözden geçirelim, yeniden iman edelim de, Gazzeli çocukların başına
gelen bizim çocuklarımızın da başına gelmesin! Türkiye’de CHP ile baş etmeye
çalışan AK Parti, nasıl tek parti CHP’sinden farksız bir FKÖ kukla devletinin
garantörü olur?. “Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl.”
Bakın, yarın bu insanlar ülkemize gelir ve
bir Kudüs ya da Filistin’de meydana gelen bir haksızlığa karşı sokağa
çıkarlarda, polis onları coplar ve gözaltına alırsa, bu toplumun bastırılmış
öfkesi patlarsa, bu öfke patlaması Geziye filan benzemez. Kimse ateşle
oynamasın. Aklımızı başımıza alalım, dullar, yetimler, yurtlarından
çıkartılanlarla şaka olmaz. Onlar ümmetin yetimleridir. Ve onlarla Allah
arasında perde yoktur. Gazze’li şehidler olanlara şahiddirler. Onların davacı
olduklarının vay haline, veyl olsun onlara. Bir zamanlar birileri başörtüsü
direnişine katılanlara “Yallah Suud'a” diyorlardı. Biz de bu gün Gazzelilere
hicret öğütleyenlere “Hayid Suud’a, Haydi SisiLand’a, Haydi BAE’ye” diyelim mi?
Selam ve dua ile.
Not: Birileri “Bekara
karı boşamak kolay. Ölmeye devam etsin
garibanlar diyorsunuz” diyor. Onlar ölmüyor, ölümsüz oluyor. Çünkü onlar
şehid!. Oradan ayrılıp ayrılmamaya kardeşlerimiz kendileri karar verir. Onlar oradan ayrılmaya
karar verdikleri gün, Allah’ın gazabı
bizi yakalar. Gazzeli kardeşlerimize
akıl verecek olanlar önce kendileri cihad sorumluluğunu ve yardım
yükümlüklerini yerine getirip getirmediklerine baksınlar. Nisa 75’de ne
buyuruluyordu: “Size ne oluyor da Allah yolunda ve: ‘Ey Rabb'imiz! Bizi halkı
zalim olan bu beldeden çıkar, katından bize bir veli ver, bize katından yardım
edecek kimseler ver.’ diyen mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar için
savaşmıyorsunuz?” Evet “Hicret de geri dönmek şartıyla bir ruhsat”. Bu işin bir
de “Azimet” boyutu var. Bu akılla hareket edenler, Talut-Calud olayındaki 301
kişilik Müslüman grubun karşısındaki 100 bin kişilik orduya karşı herhalde ya
nehri geçmemeyi, geçenler için de ricatı tavsiye ederlerdi. Yarın geri dönmek
istediklerinde kapıları açacak mısınız? Yürüyüş yapacak olsalar polis zoru ile
gözaltına almayacağınızın bir garantisi var mı? Medine’den niye hicret
etmediler, oradan da ayrılsalardı, orada da saldırıya uğramışlardı.. Orada
direnmek, geri dönmekten daha zor değil. Gazze düşerse sıra Kudüs’e gelecek.
Mescid-i Aksa’dan da mı hicret tavsiye edecekler. Mekke’den, Medine’den de mi
hicret etmemiz gerekir yarın, orada şartlar böyle devam ederse.. Habeşistan'a ve Medine'ye hicretten alınacak
dersler var elbette, ama bu ders, o ders değil. İsrail medyasından “Hebrew
Israelite” haber sitesi, "İsrail topraklarının tamamı yakında..."
başlığıyla bir harita yayınladı. Bu durumda biz de tası tarağı toplamaya
başlayalım mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.