28 Ocak 2025 Salı

Şehid Şeyh Bedrettin Hasan Köse-28/01/2025

Öğrencilik yıllarımdan bu yana “Şeyh Bedrettin” ilgi alanımdadır. Konuyla ilgili yayınları halen takip etmekteyim. Şeyh Bedrettin konusunda bazı şeylerin göz ardı edildiğini ya da görülemediğini düşünüyorum.

Oğuz Türk töresinde devleti yönetme hakkı Ak Bodunundur. Kara bodun tabidir, Ak bodun hükümranlık hakkına sahiptir. Ak bodun Oğuz Kaan’ın Türk olan karısından, Kara bodun, Türk olmayan karısından olan çocuklarının torunlarıdır. Oğuz Türk töresinde birisi hakan olduğunda bodun beylerine ok ve yay gönderir. Bu hem hükümranlık durumunun ilanı, tanınması/biat istenmesi, hem de bir yetkilendirme ve tabiiyet bildirilmesi sembolüdür. Bu nedenle Ak bodun beylerine üç ok ve bir yay gönderilirken Kara bodun beylerine bir fermana sarılı ok gönderilmektedir. Bu, Kara bodunun en yakınındaki Ak bodun beyine tabi olması gerektiği anlamına gelir. Osmanlı, Kayı boyundandır. Kayı boyu Kara bodundur. Ak bodun olan Selçukiler döneminde stratejik bir bölgede, Kuzeybatı Anadolu’da uç beyliği ile görevlendirilmeleri, Bizans sınırının genişlemeye ve gelişmeye müsait olması, Bizansa karşı kazandıkları zaferlerle hem maddi hem de Türkmenlerin gönlünde manevi olarak büyümüşlerdir. Güç kazanarak törel dengeyi değiştirmişlerdir. Politikaları, batıya doğru “kılıç”, Türkmenlere ve Müslümanlara karşı “barış” politikası olmuştur. Sorun çözmüşler sorun olmamışlardır.

Kosova ve Niğbolu Savaşı’nı gören Yıldırım Bayezid Batı’nın nüfus potansiyelini ve dolayısıyla daha büyük Haçlı Seferleri yapabilme kabiliyetlerini görünce gelecek olan tehditlere karşı asker toplama güçlüğü ile karşı karşıya kalmıştır. Çünkü Osmanlı Batı’ya doğru sefer yaparken Anadolu beylerine cihada katılın diye haber salmakta ve gelen orduyla birlikte hareket etmektedir. Bu durum vakit, düzenlilik ve sürdürülebilirlik açısından sorunlar ihtiva etmektedir. İşte bunu gören Yıldırım Bayezid Anadolu’daki beyliklere karşı da hızlı bir şekilde Anadolu Türk birliğini sağlamak için kılıç politikasına başvurmuştur. Bu durum Türkmenlerde rahatsızlık yaratmış, Türkmenler küskün davranmışlardır. Bu da Yıldırım Bayezid’in Timur karşısındaki yenilgisinin nedenlerindendir. Kılıç politikasına İbrahim Paşa da -ki Çelebi Mehmet’in babası Yıldırım Beyazid’in veziridir- devam etmiştir.

İbrahim Paşa, çok zeki ve kurnaz bir devlet adamdır. Bir siyaset dehası denebilir. Söz konusu dönemde toprak düzeni ve devletin mülkiyet anlayışı da değişmiştir. O zamana kadar “fethedilen yerler fethedenin” sayılırken fethedilen yerler hükümdar ve ailesinin sayılmaya başlanmış kadim ocaklık hakları, kılıç hakları ilga edilmiş, merkezi bir düzen sağlanmaya çalışılmıştır. Bunun için de tâbiet altına alınan beyliklerin başına merkeze bağlı yabancı valiler atanmıştır. Bu durum da Türkmenler arasındaki hoşnutsuzluğu derinleştirmiştir. İşte bu denklemde Fetret Devri’ni kapatan Çelebi Mehmet, her türlü huruç durumunu ortadan kaldırmak konusunda çok sert tedbirlere başvurmuştur.

Şeyh Bedrettin’in torunu Halil’in yazmış olduğu Menâkıb-ı Şeyh Bedrettin isimli kitapta Şeyh Bedrettin’in Ak bodun olduğunu hatta Selçukilerin hanedan boyu olan Kınık’tan olduğu daha da öte Şeyh Bedrettin’in soyunun Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a dayandığını yazmıştır. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, bu iddiayı Türk tarihindeki hükümranlık iddialarında meşruiyet için bu tür şecerelere başvurulduğu genellemesi ile geçiştirmiş ve ihtimal dışı saymıştır.

Çelebi Mehmet, kendi koşulları içerisinde böyle bir ihtimali göz ardı edemezdi. Çünkü Oğuz Türkmen boylarının böyle bir ihtimal durumunda Ak bodun beyi etrafında toplanacağı kesindir. Kaldı ki Şeyh Bedrettin devrinin en büyük müçtehit fıkıh alimi, dönemin velilerinden sayılan arifi, Musa Çelebi döneminde baş kadılık ve baş danışmanlık yapmış, ciddi devlet tecrübesi edinmiş birisidir. Yine İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın ifadesiyle Şeyh Bedrettin’in dayısı Dimetoka beyi bir Bizans soylusudur. Ayrıca Şeyh Bedrettin yüksek hukuk kavrayışı ve hoşgörülü bir idare anlayışıyla birçok Hristiyan din adamının İslama ihtida etmesine de vesile olmuştur. Yani kendi zamanının “tin’i” göz önünde bulundurulduğunda Şeyh Bedrettin, Çelebi Mehmet ve Osmanlı hanedanı için en büyük tehdittir. Böyle algılanmış olmalıdır ki yalnızca dış bir sefer olduğu zaman veya içeride hükümranlık hakkı olan bir şehzade isyanı olduğu zaman ordunun başında sefere çıkan Çelebi Mehmet bizzat ordunun başında Şeyh Bedrettin’in peşine düşmüş ve yargılanmasında da bizzat bulunarak hukuki hiçbir isnat yokken siyaseten katledilmesini sağlamıştır. İslâm noktai nazarından zûlmen katledilen Müslümanlar şehiddir ve Simavna Kadısı oğlu Şeyh Bedrettin en az Adnan Menderes kadar şehiddir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.