AKP Hükümeti en başından beri bu projenin ortağıdır. Unutmuş olabilirsiniz, hatırlayalım; Davutoğlu Libya’ya sokulan yüzer-gezer teröristlere bavulla elden para dağıttı. İş bitince yaralı teröristler Türkiye’de tedavi edildi. Kaddafi linç edildiğinde Davut’un oğlu Hillary Clinton ile çak yapıyordu. AKP Ortadoğu’ya sokulan bir Truva Atı mı? Türk Milleti bu sorunun cevabını bulmak zorundadır!
***
*** ***
Ateş yüzümüzü yalıyor!
Suriye’ye binlerce terörist sokuldu. Esat
ailesinin yaptığı zulümler nedeniyle içeride bulunan muhalif gruplarla
birleştiler. Kürtlerin ilk açıklaması, “rejimin yanındayız” oldu. AKP Salih
Müslim ile iletişime geçti. İstanbul’da ağırladılar. Davutoğlu’nun Salim
Müslüm’e ; Kürdistan vaat ettiğini” öğrendik.
Yani, PYD dedikleri yapının ebesi, ABD ile birlikte AKP’dir.
Bush Irak’a saldırmaya hazırlandığında “bu
bir haçlı savaşıdır” dedi. AKP Genel Başkanının geçmişte Haçlı Savaşını övdüğü
konuşmadan bir paragraf hatırlayalım: “….
Haçlı seferleri çok yoğun bir şekilde bilim ve sanat noktasında
alışverişlerde bulunduğu dönemdir(!)?...”
Ateş yüzümüzü yalıyor!
Suriye Ordusu birden yok oldu. Tıpkı
Saddam’ın ordusu gibi…
Bu demektir ki, iki devletin ordusu da
operasyon yemiş. Ya Türkiye?
Balyoz ve Türevi davaların BOP ile
bağlantısı artık ortaya çıkıyor. Kozmik oda casusluk faaliyeti BOP’nin bir
operasyonuydu. Bu operasyonu neden
yedik? Türkiye Cumhuriyeti Devleti için
ne planlanıyor ki, önce içeriden çökertme operasyonu yapıldı?
Suriye’de iç savaş başladığında Halep’ten
arayan Türkmen kökenli bir Suriye Vatandaşı şunları söyledi; “Nüfus kütükleri
yakıldı. Buraya dışarıdan bilmediğimiz birçok insan yerleştirildi.”
Şimdi dönelim Türkiye’ye;
Bizde nüfus kütükleri yakılmadan içeriye
ABD askeri olan Afganlar sokuldu. ABD askeri Afganlar Türkiye’ye neden sokuldu?
O askerler Suriye’ye sokuldu mu? Ya da Türkiye’de planlanan bir operasyon için
kara gücü olarak mı bekletiliyor?
**** ***** ******
Suriye’nin parçalanması zamana yayıldı?
Neden?
İç savaş uzun sürünce devletin gücü
tükenir. Yoksullaşan halk rejime öfke duyar. Süre uzadıkça ve maddi imkanları
gerileyen, yoksullaşmadan payını alan ASKERİN moral gücü çöker. İnancı
zayıflar. İşte o noktada devreye istihbarat örgütleri girer. Sosyal medyada;
Katar eski Başbakanı Hamad Bin Casim’in bir açıklaması paylaşıldı. Açıklamaya
göre Suriye ordusunda en üstten erine kadar para dağıtmışlar. Yani, bir orduyu
satın almışlar…
*** *** ***
Gelelim Türkiye’ye;
Türkiye’de üretim bitirildi. İşsizlik çok
yüksektir. Fakirleştirme bir tercih haline geldi. Gençlerin gelecek umudu yok
edildi. Adalete olan güven sıfırlandı. Kadın cinayetleri ve çocuk tecavüzleri,
imam diye ortaya çıkan bazı kişilerin sapkın fetvaları ve bu fetvalara sessiz
kalarak adeta onaylayan siyasi iktidar…
Yandaş ihale soyguncusu şirketlerin tekrarlanan vergi afları… Bir de
üstüne fakir halka yüklenen vergiler..
Uyuşturucu batağına düşen gençler…
Mafyalaşma ve mala çökmeler tıpkı Osmanlı’nın 1909-1919 yıllarına benziyor.
Bütün kurumlar çökertildi. Korkunç bir
toplumsal çürümeyle karşı karşıyayız. Kimsenin kimseye güveni kalmadı.
Farklılıklar derinleştirildi. Trol denilen
maaşlı yaratıklar kin ve nefret tohumları ekme görevi aldı. Bir paylaşımda; “Bu
Kemalistlerin eline fırsat geçse bize kezzap içirir” diyordu. Atatürk ve
Cumhuriyete olan saldırı, iftira, yalan korkunç boyuta vardı. Bu paylaşımların
sadece trol işi olduğunu düşünemeyiz. Belli ki bu paylaşımları okuyan
Cumhuriyetçilerin nefret duyguları şiddetlensin isteniyor. Yarılma ne kadar
derin olursa, çatışma da o kadar şiddetli olur. Bunların arkasında yabacı
istihbarat elemanlarının olduğunu düşünüyorum. Kurtuluş Savaşında iç düşmanla
birleşen yabancı istihbarat elemanlarının yayınlarını bir düşünün. O zaman da
din kullanılmıştı.
İmam kılıklı bazı görevlilerin Cumhuriyet
düşmanlığını körükleyen paylaşımları, Atatürk düşmanlıkları, iftira ve
yalanları…
Türk Milletinin değerlerinin sürekli
aşağılanması, Türklerin varlığını inkara varan açıklamalar… Türk adının birçok
yerden kaldırılması, Türkiyelilik dayatması Türklerin sürekli dolmasına neden
oluyor. Türkler kurucu unsurdur. Ülke bizim diye sabrediyor. Elinden almaya
kalkınca oluşacak patlamanın şiddetini kimse tahmin edemez.. Belki de tahmin
edip öncü rolüne soyunanlar satın alınır, kimbilir..
Bütün kışkırtmalar bir iç savaş planı için
hazırlığa benziyor. Ve siyaset bu hazırlığı belli ki idrak edemiyor. Belli ki
akıl hocalarının etki ajanı olduğunu idrak edemiyorlar. İdrak etseler hedefte
sadece Türkiye’nin değil, kendilerinin de olduğunu anlarlardı…
Türkiye’nin 2024 yılı Ekim Ayı itibarı ile cari açığı 7.7
milyar dolardır. Brüt Dış borç stoku 512 milyar dolar, net dış borç stoku 265.4
milyar dolardır. Bu miktar cari açık ve dış borç başlı başına güvenlik sorunudur.
***
**** ****
Güney Kıbrıs Rum kesimi hızla
silahlanıyor. Rumlar askerlikten terhis olunca silahlarını yanında götürüyor.
Böylece sivil halk silahlanmış oluyor. Tıpkı Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde
olduğu gibi… Emekli Albay Aziz Ergen Rum kesiminde hükümetin bilgisi altında 15
yaş grubuna silah dağıtılıyor diye açıklama yaptı. Ve biz AKP Genel Başkanı’nı
Yunan Başbakanı ve Rum kesiminin başbakanı ile kahve içerken görüyoruz. Bu
resmin anlamı şudur: “Rum tarafını devlet olarak tanıyoruz. “ Peki Yunan
Başbakanı Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin Başbakanı ile kahve içer mi? Asla! Rum
tarafı AKP’nin sessiz kalışıyla Avrupa Birliğine girmişti. Ne güzel değil
mi(!)? Belli ki Rumlar bir savaş hazırlığı içinde. Bir savaş durumunda NATO’da
birlikte olduğumuz Avrupa Devletleri AB ülkeleri olarak karşımıza çıkacak…
AKP Yıllardır Ege’de taviz veriyor.
Akdeniz’deki haklarımızdan feragat ettiler. Belli ki Kıbrıs konusunda yeni
taviz isteniyor. Yoksa savaş mı?…
Türkiye’de iç çatışma çıkarttıkları an
Rumlar Kuzey Kıbrıs Türk Devletine saldırır mı? Türkiye kendisiyle uğraşırken,
Kıbrıs Türk Devleti’ne sahip çıkabilir mi?
*** *** ***
YENİ ABD İSTİHBARAT DİREKTÖRÜ Tulsi
Gabbard;
“Türkiye yıllardır İŞİD ve El Kaide
teröristlerine perde arkasında destek veriyor. Türkiye ve Erdoğan dostumuz
değil. Dünyanın en büyük diktatörlerinden biri, İslamcı bir halifelik kurmak
istiyor.” Diye açıklama yaptı.
Bu açıklamadan ne anlamalıyız? ABD
görevlileri Kaddafi, Saddam, Esat için de buna benzer açıklamalarda bulundu.
Sonuç ortadadır.
Bu açıklamadan benim anladığım şudur;
Sayın Erdoğan, istediğimiz her şeyi kabul
etmezsen, diğerlerinin başına ne geldiyse, senin de başına aynısı gelir diye
şantaj yapılıyor.
Ve sarayın bazı danışmanları Erdoğan’ı
Saddamlaştırmak için her şeyi yapıyor.
ABD NATO ülkesi, bize saldıramaz diyenler
var. Bilgisizlik.. Arap Baharında ülkeler terörist gruplar kullanılarak
şekillendirildi, parçalandı.
Türkiye’de ne kadar terör grubu var,
biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bir patlama için ortam nasıl hazırlanıyor,
görüyoruz. Her şey bir ajanın provakasyonu ile başlar. İşte o zaman bize direk
savaş açamayan ABD, NATO OLARAK ÜLKEYE GİRER. Sahi, Yunanistan’da NATO ülkesi
değil mi? Yunanistan’ı da yanında getirir mi? Malum, bir karışıklık durumunda
NATO’nun çoook iyi niyetle müdahale hakkı var ya(!)?
Ateş yüzümüzü yalıyor…
Türk Milleti bu süreçte birlik olmalıdır.
Kışkırtmalara, provakasyonlara soğuk kanlı bir akılla yaklaşmalıdır. “Böl ve
yut” taktiğine malzeme olmadan ülkemize sahip çıkmalıyız.
Türkiye AKP’den de, AKP Genel Başkanından
da, meclis tiyatrosunun oyuncularından da çok büyüktür!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.