Eski MİT yöneticisi Eymür: Devlet görevlileri 18 kişiyi para için öldürdü; Çiller cinayetleri biliyordur, ama Ağar kim bilir nasıl takdim ediyordur!
"Abdullah Çatlı'yı Bebek’te bir
restorana getirmişti biri. Dedim ki, uyuşturucu işi yapıyorsunuz. 'E biz mecbur
kaldık, aç mı yaşayalım' dedi. Birileri tabii kullandı. Hiçbir şey de
yapmadılar. ASALA’yı bitirdik hikâyeleri palavra, yalan..."
Mehmet Eymür, 1970'li yıllardan bu yana Türkiye'nin geçtiği kritik virajlarda bir biçimde yer alan, adından söz ettiren, bir istihbaratçı olarak yaşananlarla ilgili bilgi sahibi olan ya da bilgi sahibi olduğuna inanılan bir isim.
"Z kuşağı" olarak
nitelendirilen genç kuşak, belki uzun yıllardır aktif görevde olmadığı için
Eymür'ü gazetelerde, televizyonlarda fazla göremedi. Ancak yakın tarihe biraz
ilgisi olanlar, Susurluk'tan Ergenekon'a, faili meçhul cinayetlerden silah
kaçakçılığı operasyonlarına kadar uzanan, Türkiye siyasi tarihine damga vuran
olaylar ve skandallarda Eymür'ün isminin de mutlaka ya özne ya tanık olarak yer
aldığını biliyor.
Mehmet Eymür'ün tanıklıkları önemli.
Meslek yaşamı boyunca, göz önünde bir istihbaratçı olan Eymür, kitapları,
yazıları, açıklamaları ile hep gündemde oldu. Ancak uzun zamandır sessiz. Buna
rağmen, Sedat Peker'in açıklamalarıyla birlikte, 80'li yıllardan bu yana
Türkiye'nin ve kendisinin gündeminde olan isimlerle ilgili iddiaları yakından
izliyor. Daha önce yaptığı, "cinayetlere" ilişkin
tanıklıkların ciddiye alınmaması nedeniyle dertli.
…
Sedat Peker'le karşılaşma
- Bugünden başlayalım… Sedat Peker
ile ilgili olarak, "Mehmet Ağar'ın tosunlarından biriydi" şeklinde
ifadeniz vardı faili meçhul cinayetler davasında. Ne gibi bir bağı vardı ve
bugün değişen ne oldu? Peker'in açıklamaları gerçekten sadece aile
hassasiyetinden mi kaynaklanıyor? Sistemin dışına çıkartılmasının nedenleri ne
size göre?
Böyle dedim ama "O senelerde yaşım
şu kadardı" diye düzeltme yaptı Sedat Peker. Geçmişte bir kere
karşılaştım kendisiyle. Bir akrabanın evinde karşılaştık tesadüfen. Benim
yazılarım vardı o zaman. İsmi geçiyordu. "Ben artık iş adamı oldum"
dedi. "İş adamı arkasında 30 kişiyle gezmez" dedim. "İş
adamı olmanı temenni ederim ama bugünkü durumun benzemiyor" dedim.
Öyle bir konuşmamız geçti. Tahminimden fazla okuyan bir adam. Diğerleri gibi
değil pek. Hitabeti de iyi. Tabii kendi de zaten söylüyor. Pirüpak bir adam
değil. 15 Temmuz'dan sonraki açıklamaları vs. Bunlara bakmak lazım. E kendisi
de korku iklimi yaratmak için bunları yaptım, diye açıklıyor. Devlet böyle
insanları neden kullanır… Normalde olmaması lazım…
- Mehmet Ağar'la olan ilişkisi… Ya
da bilgi aldığı kaynaklar için ne dersiniz?
O piyasada herkesin çok çabuk
birbirlerinden haberleri olur. Tabii birileri taşıyor bilgi. Birileriyle arası
bozuldu belli ki. Ama müthiş dinleyici kitlesi var. Herhalde yabancı ülkelere
de enteresan geliyor anlattıkları. Kolay kolay ulaşılacak bilgiler değil zira.
"Amerika şunu diyecek de
cemaat yapmayacak, mümkün mü?"
- Ama açıklamaların bir nedeni ve
bağlamı olmalı. İddiaları derin bir yapılanmaya işaret ediyor…
Çok konuşmak istemiyorum. İkimizi de
sıkıntıya sokmak istemem. Geçenlerde "Ortalık karışacak"
dediğimde de tartışıldı. Ben bunu 25 sene önce de söyledim. Mehmet Ağar'ların
zamanında söylediğim şey. 25 sene olmuş. Kanunsuz güç varsa ortada her şeyi
yapar. Her şey olur. Mehmet Ağar'ı "iki Mehmet kavgası"
yapan millet, birçok şeyi görmezden geldi. Bugüne kadar geldiler. E geldik
bugüne. Şimdi durumu sıkıntılı tabii. 18 cinayetten yargılanıyorlar.
- 15 Temmuz'dan itibaren
yaşananlara ilişkin konuşuyor Peker. Ki kendisi de hem o günün hem sonrasının
aktörlerinden biri… Siz 15 Temmuz'a ve sonrasında yaşananlara nasıl
bakıyorsunuz?
Cemaat MİT tarafından fark edilmemiş bir yapı mıydı? Bu mümkün mü?
Bence bundan çok başka yere bakılmalı. 15
Temmuz henüz çözülmedi tam olarak. Çok sual var. MİT'in ilgili bölümünde
muhakkak bir rapor vardır geçmişte cemaatle ilgili elbette. Burada cemaati
suçlamak bence esası bırakmak demek. Amerika'yı bırakmak demek. Arkasındaki güç
önemli. Amerika, şunu diyecek de cemaat yapmayacak, mümkün mü? Cemaat istediği
gibi davranabilir mi? Bu bağlamda bakmak lazım. Çok soru var. Mesela Adil
Öksüz. Hâlâ yok ortada. Ben öldürülmüş olabileceğini de düşünüyorum. Normal
değil.
"Ben yazdıkça Ağar
güçlendi"
- 18 faili meçhul cinayetle ilgili
davada verilen beraat kararı İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu. Ağar ile
Susurluk skandalı döneminde Özel Harekât'ta yer alan polisler yeniden
yargılanıyor ama yargılama çok da iç açıcı başlamadı. Siz bu cinayetleri
anlattınız. Tarık Ümit cinayetini, öldürülmeden önce size verdiği sırları.
Listeler verdiniz mahkemeye… O dönemde önemli bir görevdeydiniz. Sizin
sözleriniz, delilleriniz etkili olmadı mı?
Sözüm para etmedi. Ben o dönemden itibaren
yazdım. Raporladım. Anlattım. Herkes espriyle rica ediyordu. "Bizi de yaz
da yükselelim" diye. Ben yazdıkça Mehmet Ağar güçlendi. Ben bunları
yazdım, rapor ettim. O kadar enteresan bir şey ki bu… Menfaatler önemli. Şu an
ise biraz sıkışık bir döneme girdi diye tahmin ediyorum.
- Sizin Ağar'la tanışıklığınız çok
eskiye dayanıyor…
Mehmet'le (Ağar) benim aram tanıştığımız
zaman iyiydi. O zaman bekârdım. Ankara'ya geldiğinde gelir benim evde kalırdı.
Sonra hem ben hem Hiram Bey (Abas) rahmetli, kendisine çok nasihat ettik.
Benden küçüktür. "Yanlış yapıyorsun, yanlış insanlarla geziyorsun"
dedik. "Başbakan da geziyor" dedi. "O siyasi adam, sen
polis müdürüsün" dedik.
- Abdullah Çatlı mı kast ettiğiniz?
Onlar da var. Bir sürü başka ilişkileri de
vardı. Kaçakçılar, maçakçılar, bilmem neler. Yavaş yavaş uzaklaştık ondan
sonra. Baktık ki yollarımız ayrı. Hiram Bey de çok uyardı. Hiram Bey de parayla
ilişkisi olmayan biriydi. Kalmadı öyle adamlar artık.
"Yeşil'in arabasını bulduk,
şoförü de kayıp"
- Siz Yeşil adıyla bilinen Mahmut
Yıldırım'ı, JİTEM'den uzaklaştırılınca MİT'e aldınız. O da faili meçhul
cinayetler davasının sanıklarından… Yaşıyor mu Yeşil?
Zannetmiyorum. Oğlu ile falan
konuştum. Herhalde parayı bölüşenlerden biri temizledi onu. Ortadan
kaybolduğu zaman. Bayağı aradık o zaman. Arabasını Bahçelievler'de bulduk.
Şoförü vardı o da ortadan kayboldu.
- Oğlu yaşadığını söylüyor…
Yok, onu çok kullanan oldu. Yaşasa bizden
kaçacak bir nedeni yoktu.
- Cem Ersever'i o mu öldürdü?
Zannedersem o öldürdü. Yok diyordu ama.
"Ben yapmadım" dedi. Ama yaptığını da söylerdi genelde. Cem
Ersever için yapmadığını söyledi. Ama sanıyorum o öldürdü.
"Bize düzgün adam lazım değil
ki… Yeşil yürekli bir oğlandı"
- Siz niye Yeşil gibi biriyle
çalıştınız?
Teşkilattaki bir arkadaş söyledi. "Bölgeden
çıkartıldı" dedi. "Sizin yurtdışı faaliyetlerde kullanırsınız"
dedi. Zaten ilk bizim elemanımız olmuş. Elazığ'ın elemanı. Askerlerle temas
kurunca bizimkiler bırakmış.
- Gerçek bir katil oysa, siz nasıl
görüyordunuz?
Yürekli bir oğlandı. Öyle adamlar çok.
Mardin'de de Binno diye eski eşkıya elemanımız vardı. Millet korkar mağaralara
girmeye, askerler falan, bunları sokardık hep.
- Yeşil gibi başka isimler var mı?
Tabii şimdi bize düzgün adam lazım değil
ki. Düzgün adam neyin haberini getirecek. Bir faaliyetin içerisinde olan adam
zaten kirli adamdır.
"JİTEM gerçek elbette, Veli
Küçük beni çok hayal kırıklığına uğrattı"
- Bugünden 90'lara baktığınızda bir
yandan siz (MİT) operasyon yapıyorsunuz, asker var, polis var. Ama bir de JİTEM
var. Hâlâ tam olarak kabullenilmeyen… JİTEM gerçek değil mi?
Gerçek elbette. Evet. Veli Küçük'ü de iyi
tanırım. Çok beni hayal kırıklığına uğratan bir insan. Bir kere Perinçek
grubundan. O benim için büyük bir eksi. Yanlış işlere giriştiler. JİTEM, şu bu
falan filan. Benim ona çok iyiliklerim vardır.
- JİTEM sizce yanlış mıydı?
Tabii yani… Meslek hayatımda şunu gördüm
ben. En şikâyetçi olduğum kişiler asker kişiler oldu. Ben askerleri çok
severim. Asker çocuğuyum. Bunlar köyden gelen, açılan genç kızlara benziyor.
Birliklerinden çıkınca sivil hayatta birdenbire değişiyorlar. Bizdeki
askerlerin hepsiyle problemim oldu. Benim yakınımda çalışan Yavuz Ataç, Kaşif
Kozinoğlu, Korkut Eken vardı. En sevdiklerimden biri Korkut'tu. Üzüntü
vericidir bugünkü durumu. Şimdi 18 kişinin cinayeti nedeniyle yargılanıyorlar.
Ne kadar ağır bir şey?
"18 kişiyi devlet görevlileri,
para için öldürdü"
- Bu 18 kişiyi devlet mi öldürdü?
Evet işte. Ayhan Çarkın'ın ifadesiyle
yapıldı bu dava…
- Çarkın öyle diyor ama siz de çok etkinsiniz
o dönemde, görevlisiniz? Daha 90'larda bu çete tarafından bu cinayetlerin
işlendiğini biliyordunuz anlatımlarınıza göre? Rapor ettiniz mi bunları?
E tabii. Tarık Ümit'ten aldığım listeleri
falan verdim hep. Bizde çalışan Kaşif Kozinoğlu (Ergenekon operasyonu sırasında
cezaevinde ölen eski MİT mensubu) bu grupla çalışanlardan biriydi mesela. O da
içlerindeydi. Yavuz Ataç başkaydı. O Amerikalılarla gizli ilişkiler, Çakıcı'yla
ilişkiler içindeydi. Tabii ben bu cinayetleri rapor ettim. O raporları usulüne
uygun biçimde verdim.
"Benim gözümde devlet her şeyi
yapabilir, meşrudur, ama menfaat varsa"
- Mahkemede, "Tarık Ümit
cinayetleri anlattığında, kendisinin de cinayet işlediğini söylediğinde, devlet
için yaptığını düşündüm" demiştiniz.
Devlet benim gözümde her şeyi yapabilir.
Meşrudur. Benim için böyle. Ama işin içinde menfaat varsa… "Bu kadar
para ver yoksa seni öldüreceğim." Bu insanlar maalesef böyle
öldürüldü.
- Sizin kuşkunuz yok anladığım
kadarıyla…
Hiç kuşkum yok.
- Bu kadar açık kanıtlar var.
Çetenin içinden olan Çarkın konuşuyor… Sizin gibi bir isim listeler sunuyor,
rapor ettiğinizi söylüyorsunuz, niye dokunulamadı?
Evet, Çarkın, "Onlar yedi, biz aç
kaldık" diyor zaten. Bu devlette olan bazı şeyler komedi… Çiller
Özel Örgütü'nü biliyor musunuz. Mesela yok öyle bir şey.
- Ama dönemin başbakanı Tansu
Çiller de isim listesi açıklamadı mı, o listedeki isimler öldürüldü.
O Mehmet Ağar'ın tesiridir. (Tansu)
Çiller'in kendi bilgisiyle yaptığını sanmıyorum. Pirüpak olduğunu söylemek
istemem, ama Çiller Özel Örgütü tamamen palavra… 700 kişilik grup varmış,
bunların hepsi yanlış.
- Size Çillerler ulaştı mı, bize
istihbarat gelmiyor diye, görüşüyor muydunuz?
Ben
Özer Çiller'le görüşüyordum. Sönmez Köksal'ın (dönemin MİT Müsteşarı) bilgisi
dahilinde. Sönmez Bey yanına gittiğinde ayakta bekletmiş, Sönmez Bey bayağı
bozulmuş. Gitmek istemiyordu. Teşkilatla ilgili bazı şeyler vardı. İmzalar,
yazılar. Benden gitmemi istiyordu Sönmez Bey. Ben Özer Bey'le görüşüp onları
söylüyordum. O da hanımına söylüyordu. Böyle yaptırıyordum. Benim ilişkim bu.
Özel bir talepleri olmadı. Ama onların döneminde MİT'e geri döndüm. Hâlâ Çiller
Özel Örgütü diye kitap satıyor Doğu Perinçek. O konuda Sönmez Bey'in de büyük
hatası var. Bizim Mikdat Alpay'ın yazdığı bir rapor sanki bunu teyit eder gibi
çıktı. Sönmez Bey'in de hatası var, imzalamış bu raporu. Mikdat Alpay,
Perinçek'le işbirliği yaptı. Doğru düzgün okumamış Sönmez Bey. Çiller de
tazminat kazandı 2 milyon lira o kitaptan. Ama hâlâ satışta… Benim bu Çiller
Özel Örgütü'nün başında olduğumu söylediler. Düşünün. Metin Dalman isimli
gazeteci Alman medyasına bunu verdi. Mikdat Alpay'ın adamı bir MİT elemanı
Dalman. Böyle çalıştılar. Kesinlikle böyle bir yapılanma yok. Benim Çiller
Örgütü diye bir örgüt başında olmam, Çatlı ile Ağar ile bu örgütü yönetmem
mümkün olabilir mi?
"Çatlı, uyuşturucu işi için
‘Mecbur kaldık, aç mı yaşayalım' dedi"
- Abdullah Çatlı ile Mehmet Ağar
ilişkisi neydi? Çiller bilmiyor muydu bu ilişkiyi, Çatlı'nın aranırken bu
işlerde kullanıldığını?
Çiller biliyordu herhalde. Çatlı ile de
münakaşam oldu. Bebek'te bir restorana getirmişti biri. Dedim ki uyuşturucu işi
yapıyorsunuz. O zaman yurt dışında yaşıyorlardı. "E biz mecbur kaldık, aç
mı yaşayalım" dedi. "Başka iş yapamayacak mısın" dedim.
Münakaşamız oldu.
- Çatlı kim o sırada, sıfatı neydi, sizinle de
görüşebiliyor…
Kullanıyorlardı. Bahçelievler katliamı,
devletin parmağının olduğu cinayet değil. Her türlü pisliğin içindeler zaten.
Nuri Gündeş'ler (Eski MİT Bölge Başkanı) kullandı onları. Birileri tabii
kullandı. Hiçbir şey de yapmadılar. ASALA'yı bitirdik hikâyeleri palavra,
yalan. Fransa'da bir mezarlıktaki anıta bomba koydular. Başka yaptıkları bir
şey de yok.
- Devlet niye buna ihtiyaç duyar?
Çatlı, kullanılabilir tabii ama
kimin kimi kullandığı önemli. Buna dikkat etmeniz lazım. Yanlış adamları
seçmişler bence.
- MİT'in işi bitince Ağar'a mı
geçiyor bu ekip?
Evet, onlar aynı ekibin adamları oldular.
"Çiller cinayetleri biliyordur, ama Ağar kim bilir nasıl takdim
ediyor"
- Çiller bu cinayetlerden haberdar
değil miydi?
Biliyordur. Ama Mehmet Ağar kim bilir
nasıl takdim ediyor? Ağar bunlara pasaport veriyor, yetki veriyor.
- Siz bu ekipten sadece Tarık Ümit
ve Yeşil'i mi tanıyordunuz?
Birçoğunu bilirdim. Ben iki önemli yerde
çalıştım. Biri kaçakçılık. Bir de terör konusunda çalışmam var. Bilirim.
- Rapor ettim, diyorsunuz ama bir
şey yapılmamış. Rapor ettiğiniz yer MİT Müsteşarlığı, hükümete bağlı. O raporda
hükümetin bakanı bu işin içinde diyorsunuz…
Mehmet Ağar gibi bir İçişleri Bakanı,
Emniyet Genel Müdürü olursa… Yine ayakta kalmamız bu kadar başarı. Açığım yok
ondan. Açığım olsa duman etmişlerdi. Mehmet Ağar uğraştı benimle, uğraşmaz olur
mu? Yeşil'i aldılar, işkence yaptılar. Orhan Taşanlar (eski Ankara Emniyet
Müdürü) gece aradı, "Adamınızmış, alın bunu" dedi. Ben "Adamımız
değil, suçu varsa cezasını verin" dedim.
- Ama Tarık Ümit ortadan kaybolunca
Ağar'ı aradınız?
Amcası arıyor, kızı arıyor beni. Adam
kayıp. MİT'in adamıydı. Sağlam ayakkabı değildi. Bizzat cinayet işlediğini de
söyledi. Ben bunu da rapor ettim. Ağar'ı da aradım. "Bakayım" dedi.
- Siz bu raporları MİT Müsteşarı'na
mı veriyordunuz, o işleme koymuyor muydu?
Tabii, müsteşarlığa. Dosyaya giriyor… Ne
yapacaksınız devlet çarkı dönmüyorsa, adalet sistemi işlemiyorsa… Ben bunun
rahatsızlığını hep duydum…
"Perinçek hedef gösterdi"
- Hiram Abas'la çok yakındınız. Bugünden
bakınca suikastı nasıl yorumluyorsunuz?
Bir kere orada Doğu Perinçek'e çok büyük
tepkim var. Bugün MİT'çinin adını yazana hapis cezası veriyorlar. O tarihte her
şeyini, plakasını, telefonunu, evini, adresini hepsini verdiler. Bir nevi "öldürün"
denildi. Hiram Bey de hissetmişti zaten. Arkasından felaket oldu. Kontrol
edildiğini biliyordu Hiram Bey. Enteresan olan ilk Amerikan casusunu
yakalamamızdan sonra olmasıdır. (MİT Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman'ın
ABD casusu olduğunun aydınlatılması olayı) İlk Aydınlık'ta yayınlar başladı.
Hiram Bey ve beni CIA ajanı yaptılar o haberlerde. Biz aksini çözmüşüz ama bizi
suçluyorlar. Sonra tüm bilgileri verdiler…
"Perinçek İngiliz
istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır; ordu ve MİT'te adamları var"
- Doğu Perinçek etkili mi MİT
içinde?
Perinçek'in hem ordu içinde
yüzbaşılıktan başlayıp generalliğe kadar uzanan adamları var hem de MİT'te.
Bana kalırsa Perinçek, tamamen, İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır.
Kesinlikle öyledir.
- Bunu bilgiyle mi söylüyorsunuz?
Evet.
- 68 kuşağından, öğrenci
hareketinden gelen bir isim, o tarihten bu yana böyle mi?
Evet, solun gelişmesini Türkiye'de
engellemek için kurulan bir örgüt. Türkiye'de birçok yere girmiş durumda
Amerika. Biz bu etkiyi maalesef çıkartamadık.
- Siz de hep alışılmadık bir
istihbaratçı oldunuz. Zaten hep gündemdeydiniz. İstihbaratçılar çok bilinmez
ama siz 70'lerden itibaren hep gündemdesiniz. Bu çelişki değil mi?
Yaptığımız işler öyle. Basın çok önemli.
Basına bazı şeyler yansıyınca kapatılmaz. Bazı şeyler kapatılıyor yoksa. Basına
intikal edince dönüşü zor olur.
- Ünlü "MİT Raporu" basına
yansıdığında kurumdan ayrıldınız, sonuç aldığınızı hissediyor musunuz mesela bu
yöntemle…
Bugünkü şartlara göre çok daha iyiydi. MİT
içinde de bir sürü yanlış adamlar var. Her yerde olduğu gibi. O dönem de vardı.
Biraz denk geldi aslında bazı şeyler. Görevim bu. Görevim kaçakçılık, terörle
uğraşmaktı. Görevimi yapıyordum.
- O kıdemde biri böyle raporlar
hazırlar mı?
Ama doğruydu. Hep doneleri ortaya
koyuyoruz. İddialıydım ama böyleydi. Basın da o açıdan faydalı oluyor. Basın
bir nevi de koruma kalkanı oluyor. Koruyor elbette. Nokta gibi bir dergide
yayın yapılması mesela korumuştur beni.
"Özal'ın kızı davulcuyla
evlenmesin diye ‘babalar'a söyledik!"
- Siyasilerle yakın olmanız da
eleştirildi, ayrı bir istihbarat örgütü kurmak, özel örgüt kurulması iddiaları
bundan kaynaklanmıyor mu?
Hiç siyasilerle yakınlık kurmadım. Turgut
Özal'ın kızıyla ilgili annesinin isteği üzerine bir şeyler yapmıştık. Yüzümüze
gözümüze bulaştırdık.
- Özal'ın kızının evlenmesini
engellemeye çalıştınız…
Evet. Davulcuyla (Zeynep Özal'ın eski eşi
baterist Asım Ekren'i kastediyor) evlenmesin diye babalara söyledik. İskender
Çolak'a. Onlar da Başbakan'ın emri diye mekânlarını basmışlar. İskender Çolak'a
ben söylemiştim. Müsteşara da sormuştum, "Bildiğin gibi yap" dedi.
Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan vardı, onlara yakın biriydi. Hatta
evinde, iktidara gelmeden önce Özallarla tanışmıştım. Osman, "Semra Özal
sizinle görüşmek istiyor" dedi. Kaçakçılığa bakıyordum o zaman. Babalar
Operasyonu'nu yapmıştık. Babaları tanıyordum. Ne desek yapıyorlardı. Semra
Özal, "Aman buna mani olalım" dedi. Zaten sonradan bir sürü şeyleri
de çıktı ama neyse… ‘Korkunç yenge' vardı (eski konsolos) Bilge Erol. Sonradan
Kızılcahamam vakaları çıktı vs… Ben İskender Çolak'la konuştum. "Mani ol
evlenmelerine" dedim. Bunlar da mekânı basmışlar. Bunlar da kaçmışlar. Bir
gemide nikâhı yapıp evlendiler. Arkasında benim olduğum da çıktı. Rezil olduk.
- Kenan Evren'in damadı, bir dönem
MİT mensubu da olan, sonradan Cumhurbaşkanlığı'nda çalışan Erkan Gürvit'le
yakındınız sanırım…
Sevmezdim onu. Hiram Bey'e şikâyet
ederdim. "Oğlum" diye konuşuyor diye. Teşkilatta çok
kapasiteli bilinmezdi. Evren'in kızıyla evlenince önemli adam haline geldi.
Cumhurbaşkanlığı'nda MİT temsilcisiydi zaten. Bir iki kere görüştük. Hiram
Bey'in hatrına görüştük. Onun arkadaşıydı. Karısı ise vasıflı bir MİT
memuruydu.
SÜRECEK...
Eski MİT yönetici Eymür devlet görevlisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.