CIA'nın tarihi ne diyor? Tarih bir dikiz aynası arada bir bakılması gereken…
LİBYA
1981 Ocak ayında, CIA'ya Libya diktatörü
Kaddafi hakkında bir şeyler yapması söylendi. CIA, Libya operasyonlarını bu
ülkenin sınır komşusu Çad üzerinden yürütmeye karar verdi. Afrika'nın bu en
yalnız ve en fakir ülkesinin yönetimi, bu amaçla kontrol altına alınacaktı. Bu
konuda ajanlık yapması için Çad'ın Savunma Bakanı iken yönetimle ters düşen ve
iki bin savaşçısıyla Batı Sudan'a geçen Habre seçildi. ABD'nin resmi
politikası, çatışan hizipler arasında uzlaşma sağlanmasına yönelikti, ama
gerçek farklıydı. ABD, sırf Kaddafi'nin düşmanı olduğu için Habre'yi
desteklemiş ve 1982'de Çad iktidarını ele geçirmesini sağlamıştı. Oysa ABD
halkı, Çad adında bir ülkenin varlığından bile habersizdi. Buna rağmen CIA,
1982'de Kaddafi'yi deviremedi. Ancak, 2011 yılında Kaddafi'yi kendi halkına
linç ettirmeyi başardı ve Libya'yı parçaladı.
SURİYE
CIA, 1949 yılında Suriye'nin başına
Amerikan yanlısı bir albay olan Adib Sishaklı'yı getirmişti. Ancak, albayın
iktidarı dört yıl sonra Baas'çılar tarafından devrildi. ABD, Suriye'de CIA
destekli bir askeri darbe ortamının olgunlaştığı değerlendirmesini yaparak,
Irak, Lübnan ve Ürdün'de sabotajlar gerçekleştirdi ve suçu Suriye'ye attı.
Ayrıca, Şam'daki Müslüman Kardeşler örgütünü rejim aleyhine ayaklandırıyordu.
CIA, Suriye'nin en güçlü adamlarından biri olan İstihbarat'ın başındaki
Abdülhamit Seraj ile Genelkurmay Başkanı ve Komünist Partisinin liderini kurban
olarak seçti. Bunların yok edilmeleri görevi, ABD'nin Şam Büyükelçiliğinde
memur olan ajan Rocky Stone'a verildi. Stone, para ve siyasi gelecek vaadiyle
Suriye ordusu içinden kendine bir yandaş takımı kurmaya başladı. Suriye
İstihbarat Başkanı Abdülhamit Seraj bu komployu sezdi ve Amerikalılara bir
tuzak hazırladı. Subaylar paraları aldıktan sonra basına çıkarak,
"Ahlaksız Amerikalı iblisler, yasal düzenimizi bozmak için işte bu
paraları verdiler" şeklinde itirafta bulundular. ABD'li CIA ajanı Stone
gözaltına alındı, sorgulandı ve sınır dışı edildi. Yaşanan bu siyasi kargaşa
sonunda, Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni kurdu. Bu olaylar, Orta
Doğu'da ABD karşıtlığının temelini oluşturdu ve bölgede Sovyet Rusya
etkinliğini artırdı. CIA, 1950'lerde Suriye'de başarısız olmuştu… Ancak, 2011
yılında başlattığı sözde "Arap Baharı", gerçekte "Kanlı
Sonbahar" ile Suriye'yi parçaladı…
IRAK
Irak'ta, CIA ajanları ülkenin siyasi ve
askeri liderlerine silah ve para sağlıyor, karşılığında komünizm karşıtı bir
cephe oluşturmaya çalışıyordu. 14 Temmuz 1958 gecesi, Amerikan yanlısı olan
Irak yönetimi, silahlı kuvvetler darbesiyle devrildi; General Kasım devletin
başına geçti ve kapıları Sovyet yönetimine açtı. CIA, zaman kaybetmeden Baas
partisine sızmaya başladı. General Kasım'a iki suikast düzenlendi, ancak
başarısızlıkla sonuçlandı. Beş yıl sonra, CIA destekli bir darbe yapıldı ve
Irak'ta ABD etkisi yeniden güç kazandı. 1960'larda Irak'ın İçişleri Bakanlığını
yapan Ali Salih Sadi: "Biz iş başına CIA treniyle geldik" dedi. O
trenin içinde, geleceği parlak bir diktatör de bulunuyordu. Bu diktatör, CIA
desteği ile yıldızı parlayan Saddam Hüseyin'di. 1980-1988 yılları arasında,
sekiz yıl süren İran-Irak Savaşı sırasında, CIA Saddam'ın yanında yer almış ve
istihbarat desteği sağlamıştı. Ayrıca, Bağdat'ı teröre destek veren ülkeler
listesinden çıkarmış, Saddam hakkında olumlu raporlar vermişti. Saddam'ı CIA
getirmişti. 2003 yılında ABD Irak'ı işgal etti ve iktidara getirdiği Saddam'ı
2006'da asarak idam etti… Irak'ı parçaladı…
İRAN
1977-1981 yılları arasında ABD'de başkan
olan Carter, Aralık 1977'de İran'ı "Fırtınalı bir denizde istikrar
adası" olarak nitelemişti. 1978 Ağustos'unda, CIA tarafından Beyaz Saray'a
verilen raporda, İran'da bir devrim olasılığının bulunmadığı yazılıyordu.
Ancak, birkaç hafta içerisinde sokak gösterileri başladı. İran Şah'ı Rıza
Pehlevi, Ocak 1979'da ülkeyi terk ederek Mısır'a gitti.
Paris'te sürgünde bulunan Ayetullah
Humeyni, 1 Şubat 1979'da İran'a döndü. Yaşlı bir mollanın iktidarı ele
geçirerek İran'ı bir İslam Cumhuriyetine dönüştürebileceğine CIA içinde ihtimal
veren yok gibiydi. CIA Direktörü Turner, bu konuda şunları söylüyordu:
"Humeyni'nin kim olduğunu, hareketin hangi boyutta destek bulduğunu
çözemiyorduk. Bu şahsın yedinci asırdan kalma dünya görüşlerinin, ABD için ne
anlama geldiğini de kavrayamıyorduk... Açıkçası resmen ayakta uyuyorduk!"
Oysa eğitimli elitlerden kara cahile kadar İran toplumunun tümü, CIA'nın her
şeye gücü yetebilen bir yapı olduğu kanısındaydı.
1979'da İran için ABD, "Şeytan ve
Düşman" olmuştu. ABD, İran tehdidindi yok etmeliydi… Tarih tekerrürdü….
İRAN-TALİBAN ÇATIŞMASI...
ABD, 2001'de Afganistan'ı işgal etti. Aynı
ABD 2021'de, Afganistan'ı Taliban'a terk ederek ayrıldı.
2023'ün Mayısı'nda Taliban ile İran
arasında, su paylaşımı anlaşmazlığı nedeniyle sınırda zaman zaman çatışmalar
başladı. Tam da İran'ın Suudi Arabistan'la normalleşmeye başladığı süreçte. Tam
da İran'ın Çin'le işbirliğini geliştirdiği aşamada. Tam da Çin'in bölgede
inisiyatif kazandığı anda. Tam da ABD'nin Türkiye'nin güneyinde Suriye'de bir
terör devletçiği kurduğu anda. Tam da Türkiye'nin dünyanın en fazla göçmenine
ev sahipliği yaptığı hassas bir anda. Tam da İran'ın, bu hızla gidilirse, yakın
gelecekte nükleer bir güç olması tartışmaları sürerken. ABD açısından hedefte
bir sapma yok. Irak, Libya ve Suriye'den sonra sıra zaten İran'daydı. Ve
unutmayalım, ABD 2021'de Afganistan'dan çekilirken Taliban'a 85 milyar dolarlık
silah bıraktı. Bu silahları boşuna bırakmadı elbette…
Şimdi ABD'nin, İran'a karşı Taliban'la
başlatacağı ve genişleteceği cephede Türkiye'ye ihtiyacı var… İran'dan göç
akını da Batı'yı ürkütüyor. Batı'nın da göçmenlerin Türkiye'de tutulması için
hiç olmadığı kadar Türkiye'ye ihtiyacı var. Avrupa Birliği, sığınmacıların,
yasa dışı göçmenlerin Türkiye'de tutulması için elinden gelen her şeyi yapacak.
SIRA TÜRKİYE'DE
Ve İran'la birlikte sıra Türkiye'de…
Türkiye için ABD'nin fazla çaba harcamasına gerek kalmadı… Dünyanın en fazla
sığınmacısına/yasa dışı göçmenine sahip bir ülke, CIA ve diğer istihbarat
örgütlerinin görevlerini oldukça kolaylaştırır. Suriye sınırı terör üreten bir
coğrafyaya dönüşen Türkiye, zaten hassas bir konumda. ABD, PKK/PKK terör
örgütünü Suriye'de devletçik yaptı. Hatay'la 130 kilometre sınırı bulunan
Suriye İdlib kenti, ABD tarafından boşuna Küçük Afganistan'a dönüştürülmedi. El
Kaide-IŞİD türevi örgütlerin kökleştiği İdlib, radikal terör yönünden Türkiye
için büyük bir tehdit. Türkiye'de kutuplaşma zirvede… İç cephe bölünmüş…
Liyakat sistemi de çökmüş…
Evet; ABD İran'da sonra Türkiye'yi
hedeflemişti ama Türkiye'nin yüz yüze kaldığı tehditler ABD'nin işini
fazlasıyla kolaylaştırıyor…
Amin Maalouf, Orta Doğu insanını:
"Her şeye üzülen ama, hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar" diye
tanımlar. Bu nedenle Orta Doğu, başta ABD olmak üzere emperyalistlerin
pençesinden bir türlü kurtulamadı… Tek istisna, Atatürk'ün Türkiye'siydi… Ama
artık Atatürk'ün bile tanıyamayacağı bir ülke oldu Türkiye…Tarih yüz yıl
öncesine döndü bile… ABD'nin ve diğer emperyalist ülkelerin tahmininden çok
önce oldu bu dönüş… Atatürk'ten uzaklaşan ve ona nankörlük yapan bir Türkiye,
gün yüzü görmeyecekti elbet…
Lozan'da görüşmeleri yürüten İngiliz
delegesi aynı zamanda Dışişleri Bakanı Lord Curzon İsmet (İnönü) Paşa'ya
şunları söyler: ''Bugün kabul etmediğiniz her şeyi cebime koyuyorum. Bir gün,
kabul etmediğiniz her şeyi bir bir çıkarıp size kabul ettireceğiz.''
"Tarih'i tekerrür diye tarif
ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?", der Mehmet Akif
Ersoy….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.