Özet: Bu çalışma, 2002-2025 yılları arasında Türkiye ekonomisinde gerçekleşen enflasyon oranlarının, sabit gelirli çalışanlar lehine çalışması gereken ekonomik sistemin nasıl devlet ve varlık sahibi sınıflar lehine işlediğini, bileşik büyümeler üzerinden analiz etmektedir. Gerçekleşen nominal GSYH artışı ile reel GSYH artışı karşılaştırılarak, bu farka sebep olan enflasyonun etkisi hesaplanmış ve kimlerin cebine aktığı ortaya konmuştur.
1. Giriş: Enflasyon,
yalnızca fiyatların artışından ibaret bir ekonomik gösterge değildir. Aynı
zamanda toplumsal sınıflar arasında servet transferine yol açan yapısal bir
mekanizmadır. Bu çalışma, 2002 yılında 470 TL olan öğretmen maaşının 2025
yılında 52.500 TL seviyesine ulaşmasının üzerinden, nominal artış oranları ile
reel ekonomik pay arasındaki uyumsuzluğu incelemektedir.
2. Yöntem: Ekonomideki
toplam servetin temsilcisi olarak GSYH baz alınmış, 2002 yılı 100 birim kabul
edilerek %5 sabit büyüme ve %5 sabit enflasyon varsayımlarıyla reel ve nominal
artışlar ayrı ayrı hesaplanmıştır. Ardından, gerçekleşen ortalama %20
civarındaki enflasyon verileriyle nominal GSYH artışı karşılaştırılarak servet
aktarımı oranı bulunmuştur.
3. Bulgular: 2002 yılında
Türkiye’nin nominal GSYH’si 240 milyar ABD doları iken (World Bank, 2003), 2025
yılı için bu rakam 1.455 milyar dolar olarak öngörülmektedir (IMF, 2024). Bu,
nominal olarak yaklaşık %506’lık bir artışa karşılık gelir. Ancak aynı dönemde
GSYH reel olarak yaklaşık %360 artmıştır (TÜİK, 2024).
Teorik olarak, sabit enflasyon oranı %5
kabul edilseydi, nominal GSYH yaklaşık 3,07 katına çıkacaktı. Gerçekte ise bu
oran 8,95 kata ulaşmıştır. Bu fark, sabit gelirli sınıfların eline geçmesi
gereken reel servetin yaklaşık %94,7’sinin devlet ve varlık sahiplerine
aktarıldığını göstermektedir.
Ayrıca yapılan analizler, söz konusu
artışın yalnızca üretim, istihdam ve yatırım gibi reel ekonomik faaliyetlere
değil; önemli ölçüde rant, kira ve faiz geliri üretmek amacıyla kullanıldığını
göstermektedir. Türkiye’de son yirmi yılda finansal kazançların (faiz, döviz,
kâr payı, bono, hisse senedi, kripto para, emlak al-sat ve kira, rant vb...)
milli gelirden aldığı pay %15’lerden %28’lere çıkarken, emeğin payı %38’den
%30’un altına düşmüştür (OECD, 2023; TÜİK, 2024).
Bu süreçte kamu borçlarının reel olarak
silinmesi, varlık fiyatlarının artması ve finansal piyasaların genişlemesi;
sermaye sınıfı için büyük kazançlara, ücretli emek sınıfı için ise alım gücü
kaybına neden olmuştur.
4. Vergi Gelirleri ve Dağılımı: 2002–2025
Türkiye’de 2002 yılında vergi gelirlerinin GSYH’ye oranı yaklaşık %15–17
civarındayken, 2023 itibarıyla bu oran %23,5 düzeyine ulaşmıştır. Ancak bu
artış büyük ölçüde dolaylı vergiler (KDV, ÖTV) aracılığıyla sağlanmış ve sabit
gelirli kesim üzerindeki vergi yükünü artırmıştır. 2023 yılında toplam vergi
gelirleri yaklaşık 4,92 trilyon TL olup, bunun yaklaşık %48’i dolaylı
vergilerden oluşmaktadır. Aynı yıl bireylerden alınan gelir vergisi 205 milyar
TL seviyesindeyken, kurumlar vergisi yaklaşık %15 payla sınırlı kalmıştır. Bu
durum, maaşlı, ücretli ve emeklilere doğrudan ve dolaylı vergiler yoluyla
toplam vergi yükünün büyük bölümünün yüklendiğini göstermektedir (OECD, 2024;
TÜİK, 2024).
5. Değerlendirme ve Sonuç: Enflasyon,
iktisadi görüntüsünün ötesinde, sınıfsal bir tahakküm aracına dönüşmüştür.
Özellikle sabit gelirlilerin ücretlerinin büyümeden değil, sadece nominal
enflasyondan etkilenerek belirlendiği bir sistemde, ekonomideki toplam mülk
(GSYH) zaman içinde sistematik olarak sermaye sınıfı lehine dağıtılmıştır.
2002-2025 arasında Türkiye ekonomisinde yaşanan durum, bu adaletsizliğin
rakamlarla da teyit edilebileceğini göstermektedir.
Bu nedenle enflasyonun sadece para
politikalarıyla değil; gelir politikaları, vergi adaleti ve ücret rejimi ile
birlikte düşünülmesi gerekmektedir.
6. Politika Önerileri: Ekonomik Adaletin
Tesisi İçin Yol Haritası
1. Gelir ve Ücret Endekslemesi: Kamu ve
özel sektör çalışanlarının maaşları, yalnızca enflasyona değil, aynı zamanda
kişi başına düşen reel GSYH artışına göre endekslenmelidir.
2. Dolaylı Vergilerin Azaltılması: Vergi
yükü doğrudan vergilere kaydırılmalı, özellikle KDV ve ÖTV gibi regresif
vergilerin oranı düşürülmelidir.
3. Artan Oranlı Servet Vergisi: Büyük
servet sahiplerinden artan oranlı servet ve emlak + reel değer artışına
endeksli rant vergisi alınarak gelir eşitsizliğiyle mücadele edilmelidir.
4. Kâr Payı ve Finansal Gelir
Vergilendirmesi: Rant, faiz ve finansal kazançlar etkin şekilde
vergilendirilmelidir.
5. Üretim ve Emek Odaklı Teşvikler: Kâr
amacıyla değil, istihdam ve üretim hedefli yatırımlar önceliklendirilmelidir.
Teşvikler kriz dönemlerinde Japonyanın yaptığı gibi, doğrudan çalışanlara ücret
desteği şeklinde verilmelidir.
6. Kamu ve özel tüm çalışanlara üzerine
kayıtlı emlakı olmayanlardan başlamak üzere konut yapmak üzere arsa
verilmelidir. Bu konut edinimini çalışanlar için mümkün hale getirecek, kopnut
fiyatlarını ve kiraları baskılayacaktır. Bu amaçla tüm kentlerin yakın
çevresinde imar düzenlemeleri yapılarak arsalar üretilmeli. Çalışanlar
çalıştıkları kentlerde istedikleri lokasyonlarda kura ile belirlenecek arsalara
konut yapabilmelidirler. İlk konut inşaası sürecinde reel büyüme oranı
üzerinden düşük faizle kredi verilmeli ve ödeme kolaylığı sağlanmalıdır. Reel
konut açığı piyasa koşulları ve TOKİ imkanlarıyla kapatılamaz.
7. Kamu Harcamalarında Adalet: Vergi
gelirlerinin sosyal refah, kamusal hizmet ve eğitim-sağlık gibi eşitlik
artırıcı alanlara yönlendirilmesi sağlanmalıdır.
Kaynakça: International Monetary Fund.
(2024). World Economic Outlook Database.
https://www.imf.org/en/Publications/WEO/weo-database/2024OECD. (2023). Labour
share in GDP. https://data.oecd.org/natincome/labour-share-in-gdp.htmOECD.
(2024). Revenue Statistics 2024 – Türkiye.
https://www.oecd.org/tax/tax-policy/revenue-statistics-turkiye.pdfTÜİK. (2024).
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, yıllık veriler.
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Gayrisafi-Yurt-Ici-Hasila-2024-45678World
Bank. (2003). World Development Indicators.
https://databank.worldbank.org/source/world-development-indicatorsSBB. (2022).
Genel Bütçeli Kamu İdarelerinin Gelir Tahminleri 2022–2024.
https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/01/3a-Genel-Butceli-Kamu-Idarelerinin-2022-Yili-Gelirleri-ile-2023-2024-Donemi-Gelir-Tahminleri.pdf
* Hasan Köse, eğitimci ve
araştırmacı yazar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.