4 Temmuz 2025 Cuma

Enflasyon yoluyla servet transferi Hasan Köse-04/07/2025

Özet: Bu çalışma, 2002-2025 yılları arasında Türkiye ekonomisinde gerçekleşen enflasyon oranlarının, sabit gelirli çalışanlar lehine çalışması gereken ekonomik sistemin nasıl devlet ve varlık sahibi sınıflar lehine işlediğini, bileşik büyümeler üzerinden analiz etmektedir. Gerçekleşen nominal GSYH artışı ile reel GSYH artışı karşılaştırılarak, bu farka sebep olan enflasyonun etkisi hesaplanmış ve kimlerin cebine aktığı ortaya konmuştur.

1. Giriş: Enflasyon, yalnızca fiyatların artışından ibaret bir ekonomik gösterge değildir. Aynı zamanda toplumsal sınıflar arasında servet transferine yol açan yapısal bir mekanizmadır. Bu çalışma, 2002 yılında 470 TL olan öğretmen maaşının 2025 yılında 52.500 TL seviyesine ulaşmasının üzerinden, nominal artış oranları ile reel ekonomik pay arasındaki uyumsuzluğu incelemektedir.

2. Yöntem: Ekonomideki toplam servetin temsilcisi olarak GSYH baz alınmış, 2002 yılı 100 birim kabul edilerek %5 sabit büyüme ve %5 sabit enflasyon varsayımlarıyla reel ve nominal artışlar ayrı ayrı hesaplanmıştır. Ardından, gerçekleşen ortalama %20 civarındaki enflasyon verileriyle nominal GSYH artışı karşılaştırılarak servet aktarımı oranı bulunmuştur.

3. Bulgular: 2002 yılında Türkiye’nin nominal GSYH’si 240 milyar ABD doları iken (World Bank, 2003), 2025 yılı için bu rakam 1.455 milyar dolar olarak öngörülmektedir (IMF, 2024). Bu, nominal olarak yaklaşık %506’lık bir artışa karşılık gelir. Ancak aynı dönemde GSYH reel olarak yaklaşık %360 artmıştır (TÜİK, 2024).

Teorik olarak, sabit enflasyon oranı %5 kabul edilseydi, nominal GSYH yaklaşık 3,07 katına çıkacaktı. Gerçekte ise bu oran 8,95 kata ulaşmıştır. Bu fark, sabit gelirli sınıfların eline geçmesi gereken reel servetin yaklaşık %94,7’sinin devlet ve varlık sahiplerine aktarıldığını göstermektedir.

Ayrıca yapılan analizler, söz konusu artışın yalnızca üretim, istihdam ve yatırım gibi reel ekonomik faaliyetlere değil; önemli ölçüde rant, kira ve faiz geliri üretmek amacıyla kullanıldığını göstermektedir. Türkiye’de son yirmi yılda finansal kazançların (faiz, döviz, kâr payı, bono, hisse senedi, kripto para, emlak al-sat ve kira, rant vb...) milli gelirden aldığı pay %15’lerden %28’lere çıkarken, emeğin payı %38’den %30’un altına düşmüştür (OECD, 2023; TÜİK, 2024).

Bu süreçte kamu borçlarının reel olarak silinmesi, varlık fiyatlarının artması ve finansal piyasaların genişlemesi; sermaye sınıfı için büyük kazançlara, ücretli emek sınıfı için ise alım gücü kaybına neden olmuştur.

4. Vergi Gelirleri ve Dağılımı: 2002–2025 Türkiye’de 2002 yılında vergi gelirlerinin GSYH’ye oranı yaklaşık %15–17 civarındayken, 2023 itibarıyla bu oran %23,5 düzeyine ulaşmıştır. Ancak bu artış büyük ölçüde dolaylı vergiler (KDV, ÖTV) aracılığıyla sağlanmış ve sabit gelirli kesim üzerindeki vergi yükünü artırmıştır. 2023 yılında toplam vergi gelirleri yaklaşık 4,92 trilyon TL olup, bunun yaklaşık %48’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Aynı yıl bireylerden alınan gelir vergisi 205 milyar TL seviyesindeyken, kurumlar vergisi yaklaşık %15 payla sınırlı kalmıştır. Bu durum, maaşlı, ücretli ve emeklilere doğrudan ve dolaylı vergiler yoluyla toplam vergi yükünün büyük bölümünün yüklendiğini göstermektedir (OECD, 2024; TÜİK, 2024).

5. Değerlendirme ve Sonuç: Enflasyon, iktisadi görüntüsünün ötesinde, sınıfsal bir tahakküm aracına dönüşmüştür. Özellikle sabit gelirlilerin ücretlerinin büyümeden değil, sadece nominal enflasyondan etkilenerek belirlendiği bir sistemde, ekonomideki toplam mülk (GSYH) zaman içinde sistematik olarak sermaye sınıfı lehine dağıtılmıştır. 2002-2025 arasında Türkiye ekonomisinde yaşanan durum, bu adaletsizliğin rakamlarla da teyit edilebileceğini göstermektedir.

Bu nedenle enflasyonun sadece para politikalarıyla değil; gelir politikaları, vergi adaleti ve ücret rejimi ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir.

6. Politika Önerileri: Ekonomik Adaletin Tesisi İçin Yol Haritası

1. Gelir ve Ücret Endekslemesi: Kamu ve özel sektör çalışanlarının maaşları, yalnızca enflasyona değil, aynı zamanda kişi başına düşen reel GSYH artışına göre endekslenmelidir.

2. Dolaylı Vergilerin Azaltılması: Vergi yükü doğrudan vergilere kaydırılmalı, özellikle KDV ve ÖTV gibi regresif vergilerin oranı düşürülmelidir.

3. Artan Oranlı Servet Vergisi: Büyük servet sahiplerinden artan oranlı servet ve emlak + reel değer artışına endeksli rant vergisi alınarak gelir eşitsizliğiyle mücadele edilmelidir.

4. Kâr Payı ve Finansal Gelir Vergilendirmesi: Rant, faiz ve finansal kazançlar etkin şekilde vergilendirilmelidir.

5. Üretim ve Emek Odaklı Teşvikler: Kâr amacıyla değil, istihdam ve üretim hedefli yatırımlar önceliklendirilmelidir. Teşvikler kriz dönemlerinde Japonyanın yaptığı gibi, doğrudan çalışanlara ücret desteği şeklinde verilmelidir.

6. Kamu ve özel tüm çalışanlara üzerine kayıtlı emlakı olmayanlardan başlamak üzere konut yapmak üzere arsa verilmelidir. Bu konut edinimini çalışanlar için mümkün hale getirecek, kopnut fiyatlarını ve kiraları baskılayacaktır. Bu amaçla tüm kentlerin yakın çevresinde imar düzenlemeleri yapılarak arsalar üretilmeli. Çalışanlar çalıştıkları kentlerde istedikleri lokasyonlarda kura ile belirlenecek arsalara konut yapabilmelidirler. İlk konut inşaası sürecinde reel büyüme oranı üzerinden düşük faizle kredi verilmeli ve ödeme kolaylığı sağlanmalıdır. Reel konut açığı piyasa koşulları ve TOKİ imkanlarıyla kapatılamaz.

7. Kamu Harcamalarında Adalet: Vergi gelirlerinin sosyal refah, kamusal hizmet ve eğitim-sağlık gibi eşitlik artırıcı alanlara yönlendirilmesi sağlanmalıdır.

Kaynakça: International Monetary Fund. (2024). World Economic Outlook Database. https://www.imf.org/en/Publications/WEO/weo-database/2024OECD. (2023). Labour share in GDP. https://data.oecd.org/natincome/labour-share-in-gdp.htmOECD. (2024). Revenue Statistics 2024 – Türkiye. https://www.oecd.org/tax/tax-policy/revenue-statistics-turkiye.pdfTÜİK. (2024). Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, yıllık veriler. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Gayrisafi-Yurt-Ici-Hasila-2024-45678World Bank. (2003). World Development Indicators. https://databank.worldbank.org/source/world-development-indicatorsSBB. (2022). Genel Bütçeli Kamu İdarelerinin Gelir Tahminleri 2022–2024.

https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/01/3a-Genel-Butceli-Kamu-Idarelerinin-2022-Yili-Gelirleri-ile-2023-2024-Donemi-Gelir-Tahminleri.pdf

* Hasan Köse, eğitimci ve araştırmacı yazar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.