Ahlâkî edimin gerekliliği konusunda evrensellik taşıyan ana unsur, insanı insan yapan değerlerin zaman içinde ‘kazanım’ haline getirilmesi olsa gerektir. Esasında, insan için gerekli olan bu aşama, yaşanılan dünyanın ondan besleneceği ana unsur hükmündeki kazanımları her daim aktif hale getiren basamaklardan sayılmaktadır. Bu yüzdendir ki, Yüce Allah’ın merkeze aldığı varlık olan insanın pek çok riski barındırdığı da açıkça izlenebilecektir.
Böylelikle, insanı ilgilendiren ana unsur
durumundaki din olgusunun, yine insana sunulan ‘Tanrı katkısı’ olduğu
şüphesizdir. O sebeple, olası donanımlarını işlevselleştirebileceği yer olan
dünya üzerinde var edilen etkin varlığın dünyayı imar ederken yardımına
başvuracağı ‘dinsel katkı’ önerisinden haberdar olması da gerekmektedir.
Ayrıca, ona yardım eden Yüce Allah'ın insana güven duyan ‘yaratıcı faktör’
olduğundan haberdar olunması da elzem gözükmektedir.
Nitekim Temel Dinî Bilgiler denilen
sahanın daha ilk adımda akideden başlayıp amele taşan seviyesi olduğu da
unutulmamalıdır. Üstelik insan tarafından işleme sokulacak durumda olan bu
aşamanın daha ilk adımda ona katkı sunan ahlâkî kazanımla birlikte yola çıkması
da gerekmektedir. Bu nedenle, insana yardım eden ana kazanım kümesinin
bilinmesi sonrasındadır ki, vahyin beslediği insanın zaman içinde Müslüman
ismiyle tanınmasına da kolaylık sağlayabilecektir.
Etkin varlık olan insanın ahlâktan
hareketle inanç, ibadet, amel ve hukuktan beslenen değerli varlık olduğu da
açıkça ortada durmaktadır. Âdeta olası kazanımla yola çıkan bu hususun,
akideden yola çıkıp amele oradan da hukuka varan işlemle öne çıkmış olması,
atılacak her adımın ‘güzel ahlâk’ denilen kazanımdan beslenmesi gerektiğini de
her daim ortaya koymaktadır.
Zira Yüce Allah’ın güvendiği varlık olan
insanın yaratılan diğer varlıkların önüne alınmasını ifade eden en değerli
aşama ‘akleden varlık’ olmasıdır demek durumundayız. Olası yaşam sürecinde onu
merkeze alan bu niteliğin ‘iradî varlık’ olan insan için en değerli yetenek
olduğu da sıklıkla haber verilmektedir. Ve dahi, akıl ve zekâdan beslenen
insanı âdeta direksiyona taşıyan kazanım durumundaki iradeyle aktifleşmesi,
bahsedilen hususun daha ilk adımda ona güvenen Yüce Allah’ın her daim açık
ettiği beşer niteliği olsa gerektir.
İşbu sebeple, insan için sisteme alınan
çalışma alanının yakinen anlaşılması adına diyebiliriz ki, Temel Dinî Bilgiler
adıyla merkeze taşınan sahanın doğrudan muhatap alınan insan için gerekli
pratikleri devreye taşıyan ‘beşer kazanımı’ olduğundan da haberli kalınmalıdır.
Nitekim vahiyden beslenen insan için ‘gerçeğin keşfi’ yani ‘hakikatin tedariki’
bazında merkeze alınacak olan bu aşama, olası proje kapsamında kendisini halk
eden Yüce Allah’ın her daim ona duyduğu güvenle de açıklanabilecektir.
O yüzdendir ki, iman ve ibadetin sosyal
yaşama katkı sunması adına, dinin merkeze aldığı ahlâktan beslenen bireyleri
sisteme almak zorunda olduğumuzdan haberli kalınması da elzem gözükmektedir.
Eğer ki, dünya üzerinde her daim yapılır
durumda olan çalışmanın bahsedilen aşamaları devreye alan ‘beşer katkısı’
olduğunu bilirsek, kısa zaman içinde insanı eğiten değerlerin farkına da
varabileceğiz. Bu nedenledir ki, muhatap alınan insana yol gösteren katkıların
her daim yaralı olabilmesi için insandan beklenen adımların zaman içinde
sisteme girmesi de gerekmektedir.
Kanaatimizce, ‘İlâhî öneri kümesi olan
din, büsbütün güzel ahlâk eylemidir’ tezi, insana duyulan güvenin zaman içinde
akredite edilmesi anlamına gelecektir. Zira onun için son derece kolay ve de
gerekli olan ilk adım, insanı merkeze alan dinin ondan istediği bazı hususların
açık edilmesidir diyebiliriz. Yaşanılan durum gereği sisteme alınan bu aşama,
daha ilk adımda değerli varlık olan insanın beslenimlerinden bahsedecek olduğu
da yakinen bilinmektedir.
Mamafih, inançtan amele ulaşan gerekli
güzergâhı takip eden bu aşama, belli kapasitesiyle yola çıkan insanın olası
sorumluluk ve de sahipliklerinden bahsetmektedir demek de mümkündür. Üstelik
doğrudan muhatap alınan insanın Temel Dinî Bilgiler kapsamında merkeze alacağı
hususların bahsedilen gerekliliklerden haberdar olarak öne alınması ise, ona
güven duyan Hakk Teâlâ’nın olacaklardan haberdar olması anlamına da gelecektir.
Nitekim her daim gelinir durumda olan
aşama sonrasında açıkça görülen şey; dünya hayatı kapsamında insanı öne alan
Yüce Allah’ın ondan beklediği şeyleri sisteme alan dinsel duyuruyu merkeze
aldığının açıkça görülmesidir. O’nun sayesinde insana değer veren bu işlem,
dünyanın emanet edildiği insanı tanımamıza da olanak sağlayacaktır. Böylelikle,
Temel Dinî Bilgiler denilen sahanın beşer için gerekli olan öğrenme sürecine
kapı aralayacağı da şüphesiz olacaktır.
Ayrıca, insanın öğrenme sürecinde teknik
bir işlem olan bu alanın her daim merkeze alınması ise, hem bireysel ve hem de
kurumsal manada bu işlemi yapacak olan muhatapların yetiştirilmesi anlamına da
gelecektir. Buna mukabil, öğrenme ve de öğretme işlemini merkeze alan bu
basamak, din denilen olgunun insandan istediklerini de her daim açık edecektir
diyebiliriz. Zira bizler için gerekli öğrenme sürecine değinen ilim nezdinde
daha ilk adımda merkeze alınacak olan şey, din denilen olgunun ‘İlâhî öneri’
yani Cenâb-ı Allah’ın tavsiye ettiği gerekli husus olduğunun bilinmesidir
demenin de önü açılacaktır.
Haddizatında, etkin ve de donanımlı varlık
olan insan için daha ilk başta devreye alınan bu işlem, onu besleyen işlem olan
yetenek, birikim ve de donanımlarla sisteme alındığı da şüphesizdir. Buna
göredir ki, Yüce Allah’ın insan için tavsiye edilen öneri kümesinde işleme
aldığı din olgusu, onun fark edebilmeye olanak sağlayan kapasitesinin yanında,
beşer olarak devreye aldığı sahiplik olan ahlâktan beslendiği de kolaylıkla
anlaşılabilecektir.
Binaenaleyh, Temel Dinî Bilgiler adıyla
öne çıkan alanın insanı muhatap alan Yüce Allah’ın ondan istediği hususları
işleme aldığını haber veren ‘tavsiye kümesi’ olduğu da muhakkaktır. O’nun
sisteme dâhil ettiği bu adımın yetkin varlık olan insan için akredite edilen
‘en değerli teşvik’ olduğu da unutulmamalıdır demek durumundayız.