Eğitim sistemimiz bir yamalı bohçaya dönmüş durumda. 20 yıllık Ak Parti döneminde 9 Millî Eğitim Bakanın değiştiği, her gelenin kendine göre bir sistem ortaya koyduğu sistem içinden çıkılmaz bir hale döndü. Eğitim sistemimiz, uluslararası (PISA ve TIMSS) sınavlarda başarılı olmadığı gibi, ulusal (LGS, LYS, YGS) sınavlarda da başarıyı ortaya koyamadı. Eğitim fakültesinden mezun olan öğretmen adayının ÖABT'de kendi branşında sorulan 40 soruda, yüzde 20'lik başarı sergilemesi ayrı bir çıkmaz. Bütün eğitim kurumlarımızda yabancı dil eğitimi var. Ama konuşmada "What is your name?" demekten öte bir şey öğrenemeyen, dört işlemi yapmaktan aciz, kendisini doğru şekilde ifade edemeyen öğrenciler, ilk 500'e giremeyen üniversiteler, uluslararası yayını olmayan öğretim üyeleri ile temsil edilen okul öncesinden üniversiteye kadar her yerinden dökülen bir eğitim sistemimiz var.
Peki nerede yanlış yapıldı?
Eğitim sistemimizin başında milli
olduğu yazılı. Fakat bu millî sözcüğü burada bizden olsun yandaş olsuna
dönüşmüş durumda. Her gelen hükümet kendine göre bir eğitim sistemi ortaya
koymaktan, sonuçları ne olursa olsun ortaya koyduğu sistemi savunmaktan
vazgeçmedi. Sistemi sloganlarla götürmeye çalıştılar. Geçmişte Turgut
Özal'ın dindar nesil yetiştireceğiz. Bir elinde Kur'an, bir elinde bilgisayar
olacak söylemi bütün bir milleti heyecanlandırmıştı. Nedense ortaya bir felsefe
konulamamıştı. Oysa eğitim sisteminin bir felsefesi olmak zorunda. Yamalı
bohçaya dönen eğitim sistemi, bu bağlamda felsefesizdir. Sorun bu değildir.
Sorun bu felsefi temele ilişkin düzenlenmeyen, içsel tutarlılığı olmayan eğitim
sistemi ve yapısıdır. Müfredat ve sistem bir birbiriyle uyumlu değildir. Bu
yüzden de, eğitim sistemimizin köşe taşları, ana fikir ve düşünce sistemleri
ortaya çıkmamıştır.
Siyasal sistem
Eğitim sistemimiz aşırı derece politize
edilmiş bir özelliğe sahiptir. Eğitim sisteminin siyasal işlevi vardır ancak,
siyasallaştırılma işlevi yoktur. Cumhuriyet döneminde iktidara gelen hükümetler
eğitim sisteminin kalitesini artırmak yerine, eğitim sistemini ele geçirip
potansiyel seçmen yetiştirme amacına hizmet etmişlerdir. Bu sebeple koalisyon
hükümetlerinde bile Millî Eğitim Bakanlığı hangi partinin elinde olacağı
tartışma konusu olmuş, hatta koalisyonların oluşumunu dahi engellemiştir.
Eğitim sisteminin lâik ve bilimsel eğitimden uzaklaşması, eğitim sisteminde
gerilemeye neden olmuştur. Lâik ve bilimsel eğitim, çağdaş düşünce sisteminin
öğrencilere kazandırılması açısından son derece önem arz eder. Lâik ve bilimsel
eğitim anlayışı, öğrencilere analitik düşünme, problem çözme, inovatif düşünme
ve girişimcilik gibi becerileri kazandırma açısından 21. yüzyıl becerileri ile
tutarlılık göstermektedir.
Sekiz yıllık eğitim
Eğitim sisteminde imam hatiplerin hızını kesmek
için 1997 yılında getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim ve katsayı uygulaması,
aynı zamanda mesleki ve teknik eğitimin de sonunu hazırladı. Mesleki ve teknik
eğitim kurumlarının güncelliğini yitirmesi, öğrencilerin genel ortaöğretime
yönelmesine, bu durum da işsiz, mesleksiz bir genç kuşağın ortaya çıkmasına
neden oldu.
Her bir üniversite uygulaması politik
açıdan desteklenebilir olmasına rağmen, mesleki ve teknik eğitim kurumlarına
zarar verdi. 1990'lı yıllarda üniversite sınavına giren her 100 öğrenciden
yüzde 6'sı üniversiteye yerleşirken, üniversite sayısının ve kontenjanların
artmasına paralel olarak, gençler ortaöğretime yöneldi. Üniversite eğitimi
cazip hale geldi. Üniversiteyi bitiren fakat iş bulamayan, eğitim aldığı alanın
dışında farklı alanlarda çalışmak zorunda kalan bir kuşak ortaya çıktı.
Üniversite mezunlarının taleplerini karşılamak, işsizliği azaltmak için
pedagojik formasyon uygulaması yapıldı. Para karşılığı verilen sertifikalarla
400 binin üzerinde atanamayan öğretmen grubu yaratıldı. Pedagojik formasyon
sertifikası alan herkes kendisini öğretmen olarak gördüğü için, kendi asli
mesleğinde de istihdam alanı bulamadığında, huzursuz, mutsuz ve geleceğinden
endişeli bir genç nüfus yaratıldı.
Eğitim kavramı unutuldu
Eğitim sistemimiz, merkezi sınavlardan
dolayı, eğitim kavramını unuttu, öğretime odaklaştı. Öğretime odaklaşmasıyla
birlikte daha fazla öğretmek için yeni dersler açıldı, program
zenginleştirildi, yeni kitap ve yardımcı kitaplarla desteklendi. Her şeyi
öğretme istek ve arzusu öğrencilerin bireysel özelliklerinin göz ardı
edilmesine neden oldu. IQ seviyesi 80 olan ile IQ seviyesi 120 olan öğrenciye
aynı müfredat uygulanarak eşitlenmeye çalışıldı. Sonucunda da okuduğunu
anlamayan, temel matematik, fen okuryazarı olmayan bir nesil yetişti. Eğitim
sistemini siyasallaştırırken, yönetim kademesini de ihmal etmedik. İktidar
partileri, iktidara yakın sendika ve STK'lar, yönetici atama sürecine müdahale
etti. Liyakatsiz ve yetersiz kişileri eğitim ve okul yöneticisi yaptı.
Çalışkan, yetkin ve becerikli öğretmenler bilgisiz yöneticilerin insafına terk
edildi
Eğitim sistemimizde "devlet
okulu" kavramı, süreçte bilinçli olarak değersizleştirildi. Özel okulların
oranını artırmak amacıyla, kamusal kaynaklarla destek sağlandı. Kamuoyunda nitelikli
eğitimin adresi olarak özel okullar gösterildi. Özel okullar ile özel
üniversiteler paralellik kazandıkları için, maddi durumu iyi olan ancak
başarısız öğrencilerin bir şekilde diploma alıp meslek sahibi olacağı algısı
yaratıldı. Özel okullar devlet okullarında başarılı olan öğrencileri burslu
olarak transfer edip, başarı listelerini süsledi. Üniversiteler eğitim
sisteminde yaşanan sorunların çoğu zaman hem nedeni hem de sonucudur. Rektör
atamalarındaki uygulamalar, üniversitedeki bilimsel çalışma ortamını olumsuz
yönde etkilediği gibi, çalışma barışına da zarar verdi.
Eğitim sisteminin sorunlarını yanlış
çözdük. Batı'daki her yeni gelişmeyi, uyarlamadan, ihtiyacımız olup olmadığını
sorgulamadan, doğrudan alıp uyguladık. Kısa vadede somut sonuç bekledik.
İstediklerimiz olmayınca hızlıca çöpe attık yeni arayışlara girdik. Batı'nın
bazı kavramlarını yanlış anladık, yanlış çevirdik. Eğitimsel sorunların
çözümünü milli ve bize özgü yöntemler yerine, ithal çözümler ürettik. Sonuç
olarak bu eğitim sistemi ile birkaç kuşak kaybettik, bu gidişe dur demez isek
kaybetmeye de devam edeceğiz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazarak, düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz.